| Ne kadar zahmetsiz sallarsan küçük beyaz top o kadar uzağa gider. | Open Subtitles | كلما لوحت بشكل أريح، كلما جلعت تلك الكرة البيضاء الصغيرة تذهب أبعد | 
| küçük beyaz eldivenler sosyeteye çıkış partileri. | Open Subtitles | كما تعلمين, القفازات البيضاء الصغيرة والخروج للحفلات | 
| Kolun kanadın kırık. küçük beyaz burnun havada, öyle cesursun ki. | Open Subtitles | أنتِ مجروحة للغاية ، شجاعة جداً مع أنفكِ الأبيض الصغير المرفوع | 
| küçük beyaz adam kızgın değil, ha? | Open Subtitles | الرجل الأبيض الصغير ليس مجنوناً ، أليس كذلك؟ | 
| küçük beyaz bir yalanın nasıl iyi olabileceğini gördün mü? | Open Subtitles | هل ترى كيف يمكن أن تكون كذبة بيضاء صغيرة جيدة؟ | 
| Küçük, beyaz fareler. Küçük yeşil adamlar değil. | Open Subtitles | حسنا ، فئران بيضاء صغيرة وليس رجل صغير اخضر | 
| Doğru mu anlıyorum? küçük beyaz bir kuşun saldırısına uğradınız. | Open Subtitles | دعني أفهم ذلك بوضوح لقد هوجمتَ بواسطة طائر أبيض صغير | 
| Sola küçük beyaz kurdu alabilir. | Open Subtitles | ''يمكنها أن تأخذ تلك الدودة البيضاء الصغيرة'' | 
| Tanrım... Kaşlarındaki küçük beyaz kıllara bayılıyorum. | Open Subtitles | يا الهي كم احب هذه الشعرات البيضاء الصغيرة في حاجبك | 
| Kızım, birisi sana küçük beyaz topunu göstermek istiyor. | Open Subtitles | أوه, يافتاة شخص ما يريد أن يريك كراته البيضاء الصغيرة | 
| Çünkü çimdeki küçük beyaz top deliğe senin küçük beyaz topundan çok çok yakın da. | Open Subtitles | لأنك كما ترى تلك الكرة البيضاء الصغيرة هناك في مسار الغولف، تلك التي هي أكثر قرباً للحفرة من كرتك البيضاء الصغيرة | 
| küçük beyaz noktalara bakarak söylenebilir | Open Subtitles | يمكنك معرفته من النقط البيضاء الصغيرة | 
| küçük beyaz Adam için pis yerliyi halledecek. | Open Subtitles | ثبت هذا الهندي السئ ليقتله الرجل الأبيض الصغير | 
| Hayır, Her ne yapıyorsam bıraktım,suyun içine atladım ve bu zayı,küçük ,beyaz,çocuğu kurtardım. | Open Subtitles | لا، توقّفت ما أنا كنت أعمل، قفزت في وأنقذ هذا الطفل الأبيض الصغير الفقير. | 
| Bayan Cumfit, küçük beyaz faremle tanıştınız mı? | Open Subtitles | السيدة كيمفت , هل قابلت ِ فأري الأبيض الصغير ؟ | 
| O küçük beyaz yüzük tahta kutudaydı. | Open Subtitles | خاتم الذهب الأبيض الصغير ذلك الذي كان في الصندوق الخشبي. | 
| Benim geleceğim yedi küçük beyaz piyango topuyla belirlenmeyecek. | Open Subtitles | لن يُحدد مستقبلي كرات يانصيب بيضاء صغيرة | 
| küçük beyaz bir yalan değil, kocaman olanından! | Open Subtitles | ليس كذبة بيضاء صغيرة بل كذبة كبيرة جداً | 
| - Ofloxacin, küçük beyaz ilaçlar. | Open Subtitles | -أوفلاكسيسين -أوفلاكسيسين، حبات بيضاء صغيرة | 
| - Sadece küçük beyaz bir yalan. - Yalan mı söyledin? | Open Subtitles | إنها مجرد كذبة بيضاء صغيرة هل كذبت؟ | 
| küçük beyaz bir ışık vardı, ona doğru gittim, o ışığın ortasında küçük bir kız vardı. | Open Subtitles | وكان هناك ضوء أبيض صغير فاتجهت إليه، وفي وسط ذلك الضوء، | 
| Daha yakından bakarsanız, küçük beyaz bir balık olduğunu görecekseniz, yakınlarda takılan küçük, beyaz ve gri bir balık. | TED | إذا رأيت عن قرب سوف ترى سمكة بيضاء صغيرة، سمكة صغيرة بيضاء ورمادية تسبح بالقرب منهم. |