| Diz dansı, sirk için şu küçük sevimli ayıları terbiye etmek gibi. | Open Subtitles | كرقص الركبة؛ تدريب تلك الدب الصغير اللطيف للسيرك |
| Sonra seni bu küçük sevimli atın yanına ahıra götürdü. | Open Subtitles | ثمّ اصطحبكِ للاسطبل إلى ذاك الحصان الصغير اللطيف |
| Ama korkma. Bu küçük, sevimli kutu eline geçtiyse adın bir yerde çıkacaktır. | Open Subtitles | لكن لا تخف ، إن وصلك هذا الصندوق الصغير اللطيف |
| Şefkatle ilgi duyduğum, küçük, sevimli bir çoban kız. | Open Subtitles | الراعية الصغيرة الجميلة التي أكن لها أهتمام خاصاً |
| Şu küçük sevimli kızı çok yakından izlemeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدكم أن تراقبوا عن كَثبْ ابنته الصغيرة الجميلة تلك. |
| Bu ağaçla kaplı köprüleri seviyorum. Sanki küçük sevimli evlerin içinden geçiyormuşuz gibi. | Open Subtitles | أحب هذه الجسور المغطاة، الأمر أشبه بالقيادة عبر المنازل الصغيرة الجميلة |
| - ve sessiz kalmayacaklar. - Oh, Ted, seni küçük sevimli çiçek. | Open Subtitles | وهم لن يتحمّلوا هذا الأمر - تيد، أيها الوردة الصغيرة الجميلة - |