| Kızılderilinin yanında eşyası yokmuş, o yüzden çabuk gelmiş. | Open Subtitles | لم يكن الهندي يحمل أي شيء، لذلك لا أعتقد أن المسافة بعيدة |
| Kızılderilinin can çekişen avı üstüne çökmesi ve ağzını geyiğin ağzına dayayıp son nefesini çalması gerekirdi. | Open Subtitles | كان الهندي على الركوع أعلاه له ميتة فريسة... وضع فمه إلى أن من الغزلان... سرقة تلفظ أنفاسها الأخيرة. |
| Crestview'da ilk yılımdı, okulun sikikleri bu yaşlı Kızılderilinin evini aldılar. | Open Subtitles | عامي الأول في "كريستفيو" والمدرسة تقوم بقتل ذلكَ العجوز الهندي, لكي تأخذ منزله |
| Bu bufalo postuna ihtiyacım var, o ölü Kızılderilinin yok. | Open Subtitles | انا اريد هذا الجلد وهذا الهندي الميت لايحتاجة . |
| Kızılderilinin dün kasabadan ayrıldığını gördüm. | Open Subtitles | رأيت الهندي رحلَ من المدينة ليلة الأمس |