Stalin indirme işlemini yaparken, Porter kızıyla birlikte bir restoranda akşam yemeği yiyordu. | Open Subtitles | بورتر كانت فى مطعم تتناول العشاء مع ابنتها المراهقه عندما كان يقوم ستالين بالتحميل |
Catherine kızıyla birlikte istasyonda Jim'i bekliyordu. | Open Subtitles | "كاثرين" كانت تنتظر في المحطّة مع ابنتها |
İşte burada, karardan sonra kızıyla birlikte. | Open Subtitles | هاهى مع ابنتها بعد قرار المحكمة |
Evet, demek istediğim, işler zorlaşmaya başladığında anne kızıyla birlikte olmalıdır. | Open Subtitles | تحتاج الى أن تكون مع إبنتها عندما تصبح الأمور صعبة |
kızıyla birlikte yaşamaya gittiğini söylemişti. | Open Subtitles | و قالت أنها ستذهب للعيش مع إبنتها |
Halk, sizin halkınız, krallarını demircinin kızıyla birlikte görmek istemezler. | Open Subtitles | الناس ، اناسكَ لايودونَ رؤية ملكهم مع إبنة حداد |
Bu adam için, Pawnee'de hayat kızıyla birlikte o kitabı okumak. | Open Subtitles | "من الماضي إلى المستقبل؟ مع هذا الشخص الحياة في (باوني) هي أنه وابنته يقرأون الرواية |
Patrick, kızıyla birlikte olduğunu düşünebildiği kelimeleri buldu. | TED | فباتريك وجد الكلمات ليتصور نفسه مجتمعاً مع ابنته. |
Başkan kızıyla birlikte konutunda. | Open Subtitles | إن الرئيسة في المسكن مع ابنتها |
kızıyla birlikte, Tanrı aşkına. Küçük kızı ile. | Open Subtitles | إنها مع ابنتها الصغيرة |
kızıyla birlikte şehir dışında. | Open Subtitles | خارج المدينة مع ابنتها |
- kızıyla birlikte Napoli'de. | Open Subtitles | في "نابولي" مع ابنتها. |
kızıyla birlikte yaşıyor, ona bakıyor. | Open Subtitles | تعيش مع ابنتها ، . |
kızıyla birlikte. | Open Subtitles | مع ابنتها |
kızıyla birlikte yaşamak için gittiğini söylemiş. | Open Subtitles | و قالت أنها ستذهب للعيش مع إبنتها |
Çocuğu, kendi kızıyla birlikte büyüttü. | Open Subtitles | و قد ترعرع مع إبنتها. |
kızıyla birlikte yalnız yaşıyormuş. | Open Subtitles | تعيش وحدها مع إبنتها |
Korsak hala kurbanın kızıyla birlikte. | Open Subtitles | مازال " كورساك " مع إبنة الضحية |
Rick'i kızıyla birlikte parkta görmüştüm bir kaç kere. | Open Subtitles | رأيت (ريك) وابنته في الحديقة عدة مرات. |
Karısı ve kızıyla birlikte. | Open Subtitles | زوجته وابنته. |
Yaklaşık 10 dakika önce kızıyla birlikte kaçırıldığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنه تم اختطافه مع ابنته منذ عشر دقائق تقريباً |