O kadar kötü değil. Kaçmamıza yardım ettin. | Open Subtitles | الامر ليس بهذا السوء ، لقد ساعدتنا على الهرب |
- Sert bir iniş. - Göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | هذا هبوط إضطرارى ليس بهذا السوء كما يبدوا |
Bir kurt adam sürüsü tarafından spor niyetine avlanmak kadar kötü değil. | Open Subtitles | . انها ليست سيئة كما يقول الحصول على ملاحقة . مجموعه من مستذئبين للرياضة |
Göründüğü kadar kötü değil. Bu tarz olaylara hazırlık için tatbikatlar yapıyoruz. | Open Subtitles | الوضع ليس سيئاً كما يبدو نحن مستعدين لأمورٍ كهذه |
O kadar kötü değil. | Open Subtitles | ليست بهذا السوء إذن لستَ بهذا القدر من الذكاء |
Evet. Ekonomik durgunluk Belçika'daki kadar kötü değil. | Open Subtitles | نعم, ركود الاقتصاد ليس بذلك السوء كما في البلجيك |
Belki benim kadar kötü değil, ama o kötü bir adam yine de. | Open Subtitles | ربما ليس سيئا كما لي ، لكنه رجل سيء ... ... بنفس الطريقة. |
Düşündüğün kadar kötü değil. Belki de ateş basması yaşıyorsundur. | Open Subtitles | الأمر ليس بالسوء الذي تظنين ربما تعانين من حمى سن اليأس |
Yani okuldakilerden bazıları morondur ama o kadar kötü değil. | Open Subtitles | أقصد، يُمكن للأطفال أن يكون أغبياء، لكن... ليس بهذا السوء. |
o kadar kötü değil oldukça kötü annem de ki gibi aynı güzel olur sahilden gidebiliriz umarım gördüğüm en iyi sandalyedir bebekleşme yolda yemek alabiliriz baronu uzun süre yalnız bırakmak istemiyorum | Open Subtitles | ليس بهذا السوء. وهذا أمر سيء جدا. انها مجرد مثل واحد كانت أمي. |
- Her aile bunu yaşar. - Bu kadar kötü değil. | Open Subtitles | كل عائلة قد تفشل بطريقتها الخاصة - ليس بهذا السوء - |
Doktor sana hiçbir zaman, "Durumun düşündüğümüz kadar kötü değil. | Open Subtitles | لا يقول الطبيب أبداً: "حالتك ليست سيئة كما ظننا |
Meraklanma. Göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | لا تقلقي ، إصابتي ليست سيئة كما تبدو |
Pasifikteki durum.... ...bazılarının düşündüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | وضعنا باختصار هو ليس سيئاً كما يظن بعض الناس |
Tamam, kabul ediyorum, bu çok kötü oldu ama durum sandığın kadar kötü değil. | Open Subtitles | أمراً سيئاً حقاً ولكنه ليس سيئاً كما تعتقد |
O KADAR KÖTÜ DEĞİL. | Open Subtitles | أسمعي , حبيبتي, أنها ليست بهذا السوء. ليست بهذا السوء. سوف تكونين بخير. |
Hayır o kadar kötü değil. Sürekli ağrı kesici veriyorlar. | Open Subtitles | لا ، ليس بذلك السوء لقد اعطوني الكثير من مسكنات الالم |
Bu göründüğü kadar kötü değil.Yaşlı Wayne yukarıda bana küfrediyor,o burayı gerçekten çok sever. | Open Subtitles | إنه ليس سيئا كما يبدو ، سوف تحبينه كما أحبه واين القديم |
Aslında bu göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | هل تعلم ؟ هذا ليس بالسوء الذي يبدو عليه حقا |
- Bir kız daha olması o kadar kötü değil. | Open Subtitles | أعتقد أن وجود فتاة أخرى ليست سيئة للغاية |
Bu o kadar kötü değil Robert. | Open Subtitles | أوه، روبرت، ذلك لَيسَ سيئَ جداً. |
O kadar kötü değil. | Open Subtitles | إنه ليس سيء للغاية. |
Yine de sağlam duruyor. Göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | لم يزل سليمًا مع ذلك، ليس سيئًا كما يبدو عليه |
Bence... o kadar kötü değil. | Open Subtitles | انا اعني, انا اظن ان ذلك لم يكن سيئا جدا |
Ama istedikleri şeyi vermezsen senin alacağın 12 yıl kadar kötü değil. | Open Subtitles | لكنها ليست بسوء السنوات الـ12 إن لم.. تُعد إليهم ما يريدونه.. |
Bana yapılanlar kadar kötü değil ama. | Open Subtitles | ليس بسوء ما فُعل بي |
Aslında ben daha kötü bekliyordum, beklediğim kadar kötü değil. | Open Subtitles | في الحقيقة الوضع ليس سيء كما تصورته لقد توقعتي هذا. |