| Silah kaçakçılığı işin ne kadar başarılı olursa olsun bu kötü çocukla karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | بغض النظر عن نجاح أعمالك في تجارة السلاح إنها لا تقارن بهذه الخطوة الضخمة |
| Bir değeri var ama orijinaliyle karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | لها قيمة ما ولكنها لا تقارن بالأصلية |
| Büyü. Fakat bildiği şeylerin tümü, bunun içindeki güç ile karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | سحر، لكن كل ما يعلمه لا يقارن بما في هذه التعويذة |
| Tabii bu Elian'ın kokteylime yaptığıyla karşılaştırılamaz bile. | Open Subtitles | (لا شيء يقارن بما فعله (إليان لـ (سيبريز) خاصتى |