| Justin ölmeden hemen önce kapaklı bir telefondan birisiyle mesajlaşıyordu. - Tahmin etmek gerekirse, katiliyle. | Open Subtitles | كان يُراسل شخصاً بهاتف قابل للفتح، يُفترض أنّه كان قاتله. |
| Bir havaalanı dolusu huysuz yolcularla, sahte bir ölü hava polisiyle bir yerlere kaçmış bıçaklı ve silahlı katiliyle, burada kar altında mahsur kaldık. "Clue" oynuyormuş gibi hisseden başka biri var mı? | Open Subtitles | مع وجود مطار ملئ بالركاب النزقين مارشال جوي مزيف ميت و قاتله في مكان ما هارب و بحوذته مسدس و سكين |
| Cinayet kurbanının katiliyle yüzleşmek için kürsüye çıkabileceği bir dünya. | Open Subtitles | عالم حيث المقتول يقف في المحكمة أمام قاتله. |
| Erica öldürülmeden iki saat önce katiliyle beraber aynı yaban mersinli tatlıdan yemiş. | Open Subtitles | إذا ، كل من إريكا و قاتلها تناولا نفس المجموعة من فطائر التوت البري ساعتان قبل مقتلها هذا اكتشاف خطير |
| Çanta bize Kristen'ın katiliyle karşılaştığı sırada... - ...müzeyi terk etmediğini gösteriyor. | Open Subtitles | الحقيبة تخبرنا بأنّ (كريستين) لم تغادر المتحف عندما إلتقت بقاتلها |
| Bu polis katiliyle bana iki dakika versen yeter. | Open Subtitles | أعطوني دقيقتين على إنفراد , مع قاتل الشرطي هذا |
| - katiliyle yüz yüzeymiş. | Open Subtitles | كان واقفاً وجهاً لوجه مع قاتله. |
| - Arlo Givens'ın cesedi daha morg masasında katılaşmadı ve sen adamın katiliyle gitmesine mi izin verdin? | Open Subtitles | لم تهدأ جثة أبيه في المخازن وتدع " ريلين " يذهب مع قاتله |
| O direkt olarak katiliyle konuşmak istiyormuş. | Open Subtitles | إنّه يُريد التحدّث مُباشرة إلى قاتله. |
| O direkt olarak katiliyle konuşmak istiyormuş. | Open Subtitles | إنّه يُريد التحدّث مُباشرة إلى قاتله. |
| Yani maktul, katiliyle boğuşmuş. | Open Subtitles | إذاً تشاجر الضحية مع قاتله. |
| katiliyle selfie çekmiş. | Open Subtitles | لديه صورة شخصية مع قاتله |
| Kirk katiliyle birlikte çalıştığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول (كيرك) أنّه كان يعمل مع قاتله. |
| Kirk katiliyle birlikte çalıştığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول (كيرك) أنّه كان يعمل مع قاتله. |
| - Nolan katiliyle boğuşmuş. | Open Subtitles | -لقد تصارع (نولان) مع قاتله . |
| katiliyle burada karşılaşmadıysa tabii. | Open Subtitles | إلا اذا قابلت قاتلها هنا |
| Demek oluyor ki Chloe, Bannerman ile paylaştığı dairede katiliyle yemek yemiş. | Open Subtitles | والذي يوحي أنّ (كلوي) تناولت العشاء مع قاتلها في الشقة التي تتشاركها مع (بانرمان). |
| Belki de dün akşam Naomi bir şekilde o partiye gitti ve katiliyle de orada tanıştı. | Open Subtitles | ربّما بطريقة أو بأخرى وصلت (نعومي) لتلك الحفلة في الليلة الماضية وهناك إلتقت بقاتلها. |
| İşim yüzünden babamın katiliyle çalışmak zorunda olmayı kabul etmek kolay olmadı. | Open Subtitles | هو ما كان سهل قبول الفكرة بأنّ شغلي يتطلّبني إلى... تعاون مع قاتل أبي. |