| Bu güvenlik ve bu mandalı açıkken kemerine sıkıştırmamalısın yoksa penisini havaya uçurmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | زر الأمان ومشط الذخيرة وأن عليك ألا تضعه في حزامك وإلا فإنك قد تطلق رصاصة على نفسك؟ |
| Ori kemerine küçük çentikler atıyor musun? | Open Subtitles | ضع قليلا من الكسب في حزامك الأوراي؟ |
| Ve ne yazık ki bir kadın 3 saniye içinde, pantalonunla ayakkabının uyuşmadığını, veya düğmelerini çok iliklediğini, veya tişörtünü içine soktuğunu, veya kemerine telefonunu taktığını farkedebilir. | Open Subtitles | ولسوء الحظ المرأة خلال ثلاث ثواني ستلاحظ إن كانت أحذيتك وملابسك هل تجارية, قميصك هل مرتب هل لديك مكالمة في هاتفك المعلق على حزامك |
| Bu onun beyni için anatomik açıdan emniyet kemerine eş değerdir. | Open Subtitles | إنه المرادف التشريحي لحزام .الأمان لدماغ هذا الطير |
| Evet, bir de tatile çıkmış kodamanlar gibi telefonunu kemerine takmış. | Open Subtitles | نعم , وهو يجعل هاتفه الخلوي مطوق لحزامه مثل هو نوعا ما من لقطة كبيرة في عطلة |
| kemerine iliştirip beline saracaksın. | Open Subtitles | ثبتيه بحزامك. ولفيه حول فخذك الأعلى |
| Sonra zanlının kemerine uzandığını gördüm. | Open Subtitles | ثم شاهدت المتهم يضع يده على حزامه |
| Arabada tepetaklak emniyet kemerine asılı, ödüm patlamış haldeydim. | Open Subtitles | انتهى بي المطاف رأساً على عقب، مُعلّق بحزام مقعدي، مفزوع كلياً. |
| Yan tarafında kemerine sıkıştır. | Open Subtitles | ضع ذلك في حزامك تماما هناك في الجانب |
| kemerine bak ahbap. | Open Subtitles | اسمعني جيدا... أود منك أن تنظر الى الأسفل على حزامك |
| Şimdi bana bir iyilik yap ve kemerine sıkıştırdığın o silahı yere at. | Open Subtitles | والأن ارمي سلاحك الموجود على حزامك |
| O kemerine dikkat etsen iyi olacak. | Open Subtitles | أنت يجب أن تراقب حزامك |
| Brad, bebeği saracağımız şeyi kemerine takmışsın. | Open Subtitles | (براد) , أنت ترتدي ملابس التقميط على حزامك |
| Natalie, bunu kemerine takmaya ne dersin? | Open Subtitles | (ناتالي), يمكنك وضعها علي حزامك ؟ حسناً. |
| Beni kemerine sıkıştır. | Open Subtitles | حسنا , أربطني في حزامك |
| Bunu kemerine tak. | Open Subtitles | خذي، ضعيه في حزامك. |
| Emniyet kemerine bakmamanı gerçekten istedi mi? | Open Subtitles | هل طلب منك حقاً ألا تنظر لحزام الأمان ؟ |
| Benim arabamın zamanlama kemerine ihtiyaç duyması yüzünden. | Open Subtitles | لان سيارتي بحاجة لحزام وقت جديد |
| Elini kemerine götürmüştü. | Open Subtitles | حاول الوصول لحزامه. |
| kemerine iliştirip beline saracaksın. | Open Subtitles | ثبتيه بحزامك. ولفيه حول فخذك الأعلى |
| kemerine bak. Willy Wonka'nın (Charlie'nin çikolata fabrikasına bir gönderme) altın bileti. | Open Subtitles | انظري الى حزامه أنها البطاقة الذهبية لـ"ويلي ونكاس" |
| - Taşın da emniyet kemerine ihtiyacı var. | Open Subtitles | إن الحجر هو الذي يجب أن نربطه بحزام الأملان |