| Yönetimde bir kemirgen olduğunu söyleyen herkes için hatırlatacak bir şey var ki üretim çoktan yüzde 35'e ulaştı. | Open Subtitles | وبالنسبة لكل من كان يُعارض بوجود قارض يدير الدفة، أحب تذكيره أو تذكيرها بأن إنتاجنا زاد بنسبة 35 بالمائة. |
| - Masada bir kemirgen var! - Yardım eder misiniz? - Onu rahat bırakın! | Open Subtitles | هنالك قارض على الطاولة , أيمكننا الحصول على بعض المساعدة هنا ؟ |
| Meymenetsiz suratın, kemirgen beynin ve biçimsiz vücudun için de özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفة لوجهك شبيه الماعز و دماغك بحجم القارض و جسمك الغريب |
| Hey, hey, dur! Buraya gel seni mor kemirgen! | Open Subtitles | مهلا ، مهلا ، توقف , تعال إلى هنا ايها القارض الأرجواني |
| Böcek, kemirgen, kuş, diğer kediler, varsa küçük köpekler, her şeyi. | Open Subtitles | سوف تقتل كل ما تستطيع رؤيته حشرات قوارض عصافير قطط اخرى |
| Bir kemirgeni bulmak istiyorsan... kemirgen gibi düşünmelisin. | Open Subtitles | إنّه هنا في مكان ما حسناً ، لإيجاد حيواناً قارضاً فعليك أن تفكّر كحيوان قارض |
| İri öndişleri olan bir kemirgen bu adamı kemirip durmuş. | Open Subtitles | حسنا، شيء ما كان يتغدى على هذا الشخص قارض بقواطع عريضة |
| - Hayatımızın hikayesi, ha. - Kuş veya kemirgen gibi bile değildi. | Open Subtitles | قصة حياتنا لقد كان مثل طائر او حيوان قارض |
| Bir tane daha kemirgen bir hayvan yeseydim ölürdüm sanırım. | Open Subtitles | اذا توجب على أكل قارض أخر أعتقد أننى سأموت |
| Gördüğüm en zarif kemirgen dişi esaslı takı bu. | Open Subtitles | حسنا، هذه أكثر مجوهرات رائعة من قارض التي لم أرى مثلها من قبل |
| Bu gördüğünüz en pis, en kötü huylu kemirgen. | Open Subtitles | هذا أسوأ و أقسى قارض سترونه فى حياتكم |
| Ve babam bizi maça götürdüğünde , tüm vaktini sosisli sandviçinde kemirgen tüyü arayarak geçirdin. | Open Subtitles | وحينما أخذنا والدي للمباراة قضيت الوقت تنظر في شعر الحيوان القارض على سندويتش الهوت دوغ |
| Sakın gizlice girmeye de çalışma. Kedi gibi kulaklarım, kemirgen gibi gözlerim var. | Open Subtitles | ولا تحاول أن تتسلل من ورائي أنا لديّ آذان مثل القطة وعيون مثل القارض |
| Bu kemirgen elimizde olduğu müddetçe kaplumbağalar önünüze gelecektir. | Open Subtitles | طالما لديك هذا القارض فإن السلاحف ستأتي إليك |
| Vücutta, kemirgen ya da kurtçuk oluşumuna dair herhangi bir belirti yok. | Open Subtitles | لا شيئ يشير لوجود قوارض أو ديدان تتغذى على الجسم |
| Kafatası kırıkları yoğun kemirgen izlerini taşıyor. | Open Subtitles | شطايا الجمجمة تظهر علامات افتراس من قوارض كبيره |
| Hop, garajı temiz tutarım. kemirgen falan yok orada. | Open Subtitles | مرحبا, انا امتلك جراج نظيف لا يوجد قوارض هنا |
| Anakonda, en büyük yılan, Kapibara en büyük kemirgen. | TED | والأناكوندا أكبر الأفاعي وخنزير الماء أكبر القوارض. |
| Hayır, hayır. O kemirgen değildir, o bir Chihuahua'dır. | Open Subtitles | لا, لا, لا, لا, لا هذا ليس بقارض هذا كلبى الرائع |
| Kendisini hırsız bir kemirgen sanıyor. | Open Subtitles | إنه يرى نفسه كقارض لص |
| Yanışlıkla dişi kemirgen mi almışım? | Open Subtitles | عَملتُ أُصبحُ جربوع نسائي خطأً؟ |
| - Evet, ama o bir kemirgen. - Kemirgenleri yediklerini yemeli. | Open Subtitles | نعم ، حسناً أنهُ جُرذ و ينبغي عليه أن يأكُل ما تأكلهُ الجُرذان |
| Teyzen çılgın bir kemirgen olabilir ama bayağı zeki bir insan sarrafıdır. | Open Subtitles | قد تكون عمتّكِ مجنونة ككيسٍ مِن الجربوع... لكنها تحكم على الشخصيات بذكاءٍ شديد. |