| çünkü bunları iyleştirirseniz, insanlar kendi kendilerine AIDS'ten sakınmaya başlarlar. | TED | لأنه إذا قمتم بتحسين هذه الأمور فإنه سيكون لدى الناس حافز لتجنب الإيدز بأنفسهم |
| Biz, onları bağlamak istedik; belirsizliklerle boğuşmalarını ve ana fikirleri kendi kendilerine sentezlemelerini istedik. | TED | لقد أردنا أن نشركهم ، لنجعلهم يشتبكون مع الغموض وندلهم على توليف الأفكار الرئيسية بأنفسهم |
| Ve bir engelle karşılaşacak olurlarsa, kaya gibi, kendi kendilerine çözüm bulmak zorundalar. | TED | وإذا واجهوا عقبة، كحجر مثلًا، كان عليهم تسويتها بأنفسهم |
| Sadece konuşarak, kurbanlarının kendi kendilerine zarar vermesini sağlıyor. | Open Subtitles | هو قادر على مناقشة ضحاياه إلى جرح أنفسهم. |
| kendi kendilerine kalmak isteyen insanlar. | Open Subtitles | الناس الذين يَمِيلونَ إلى الإبْقاء إلى أنفسهم. |
| Bu çocukların çoğu kendi kendilerine bakıyor ve kimsenin de umrunda değil gibi. | Open Subtitles | الكثير من هؤلاء الأطفال يحتاجوا الدفاع عن انفسهم و لا يهتم احد بهم |
| Sonraki günler sokakta dolanıp, fotoğrafların kendi kendilerine belirmelerini izledik. | TED | وبالتالي عندما كنا نتجول في الشارع في الايام التالية كانت الصور تظهر من تلقاء نفسها. |
| Biz sadece kendi kendilerine bunu anlamalarına izin verdik. | TED | إذ أننا تركناهم يتوصلون لمعرفة الطريقة الأمثل بأنفسهم. |
| Hayır,aslında demek istediğim,kuralları kimse icat etmiyor, kendi kendilerine icat olmuş gibiler. | Open Subtitles | لا،أنا أقصد لا أحد يخترعهم،فيما يبدو أنهم يخترعونها بأنفسهم |
| Kim-- açıkça tamamen ,kendi kendilerine yapmaya | Open Subtitles | من هم اللذين غير واثقين بصراحة ماذا يفعلون بأنفسهم |
| Onları duvarla çevirelim, kendi kendilerine polislik yapsınlar diyorum, ama sakalımız yok ki lafımız dinlensin. | Open Subtitles | أقول باستمرار إنّ علينا ترك الأمور وتركهم يعالجون أمورهم بأنفسهم لكن لا أحد يستمع لما أقوله |
| 5 dakika bekle ve onlar kendi kendilerine çoğalırlar. | Open Subtitles | أنتظر خمس دقائق وستجدهم يتكاثرون بأنفسهم. |
| Bakın, er ya da geç, kendi kendilerine uyanacaklardı zaten. | Open Subtitles | انظروا ، عاجلاً أو آجلاً ، كانوا سيستيقظوا بأنفسهم على أي حال |
| Sümsük kuşu yavruları gibi kendi kendilerine avlanmadan önce altı ay boyunca süt emmeleri şart. | Open Subtitles | يرضعون لستة أشهر، قبل أن يتمكّنو كصغار الأطيش من الصيد بأنفسهم |
| Sarhoşları hep kendi kendilerine mi evlerine gönderirsin? | Open Subtitles | إذاً، أدائماً ماترسل السُكارى ليقودوا لمنازلهم بأنفسهم ؟ |
| Belki bazı kararları kendi kendilerine vermelerinin zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لدفعهم لأخذ القرار بأنفسهم |
| Yalnız insanlar genellikle kendi kendilerine konuşurlar. | Open Subtitles | من يعانون الوحدة في كثير من الأحيان يتحدثون إلى أنفسهم |
| Biraz daha hazırlık yapalım, biraz daha gözetleyelim, birkaç ay bekleyelim ve bakalım kendi kendilerine teslim olacaklar mı. | Open Subtitles | نقوم بتحضير أكثر القليل من المراقبة ننظهر شهرين وننظر إن سلموا أنفسهم |
| Onlar sadece oynuyorlar, teknolojiyle neler yapabileceklerini keşfetmek için ve muhtemelen kendi kendilerine ne yapabileceklerini keşfetmek için, neye kabiliyetleri olduğunu. | TED | انهم يلعبون لكي يتكتشفوا حدود التكنولوجيا وربما حدود انفسهم وقدراتهم الخاصة |
| İnsanlar vardı ama onlar da kendi kendilerine servis yapan müşterilerdi. | Open Subtitles | لقد كان هناك اناس, لكن كانو مجرد زبناء والذي على ما يبدو كانو يخدمون انفسهم |
| Bu paketlerin küçük ayakları yok ve evlerine kendi kendilerine gidemezler! | Open Subtitles | هذه الطّرود لن تنمو لها أقداماً صغيرة لتذهب لأصحابها من تلقاء نفسها |