Ailenin keyfi yerinde. İyi vakit geçirdim sayılır. | Open Subtitles | لقد كان والديكِ في مزاج جيد كدت أن أحظى بوقت جيد |
- keyfi yerinde değilse çizgiye geçiyor. | Open Subtitles | لأنه إذا لم يكن في مزاج جيد فسيضل طريقه أجل هذا صحيح |
Yarınki dinlenme gününün, çalışma keyfi olmadan yavaş geçtiğini göreceksin. | Open Subtitles | ستجد يوم الراحة غداً يمر بطيئاً بدون متعة العمل |
Her ay evimde yaşaman keyfi karşılığında bana ufak bir miktar para vermene izin vereceğim. | Open Subtitles | كل شهر سأجعلك تعطيني مبلغ صغير من المال مقابل متعة العيش في منزلي |
Yerinde olsam söylediklerini yapardım. Bu gece keyfi yerinde. | Open Subtitles | لو كنت مكانك سأفعل ما يقوله إنّ مزاجه جيّد |
Sınırların tarihsel açıdan en keyfi olduğu ve lider nesillerin birbirleriyle düşmanca ilişkiler içinde olduğu tüm bu bölgeler. | TED | كل تلك المناطق حيث الحدود تاريخياً أكثر تعسفية وحيث أجيال من القادة كانوا على علاقات عدائية مع بعضهم البعض. |
Lotoyu kazanmasına rağmen hiç keyfi yok. | Open Subtitles | أنها بمزاج فظيع على الرغم من فوزها باليانصيب |
Yani babam der keyfi yerindeyken. | Open Subtitles | حسناً، والدي يفعل هذا عندما يكون في مزاج جيّد. |
Hava kötü ve yağmurluydu ama onun keyfi yerindeydi. | Open Subtitles | وكان الجو بائس وماطر. وهي كانت في مزاج جيد. |
Umalım bu akşam keyfi yerindedir. | Open Subtitles | هو صديق لى لسنين عديدة جداً لنأمل أن يكون لديه مزاج جيد هذه الليلة |
Hostes "vergisiz alışveriş" dedikten sonra keyfi yerine gelmiştir. | Open Subtitles | إنه في مزاج جيد بعد قالت المضيفة "غير خاضعة للضريبة". |
- Merhaba babacığım. - Birilerinin keyfi yerinde | Open Subtitles | ـ مرحبا يا أبي ـ أحدهم في مزاج جيد |
Yani diyorum ki keyfi yerindeyken... | Open Subtitles | أنـا فقط أقـول أنـهُ، عـندما تكونُ في مزاج جيد... |
Temiz havada dostunuzla yan yana yürümenin ve sopa fırlatmanın keyfi. | Open Subtitles | فهناك متعة التنزه مع صديقك فى الهواء الطلق واللعب سويا |
Yemek Yapma keyfi. İnternetten tarifler buldum ama hepsi birbiriyle çelişiyor. | Open Subtitles | كتاب "متعة الطبخ" وطبعت بعض الوصفات من شبكة الإنترنت |
Bu gece Seksin keyfi'ndeki tüm pozisyonları göstermeye niyetliyiz. | Open Subtitles | والليلة سوف ننوي تطبيق كُل وضعية في كتاب "متعة ممارسة الجنس". |
Öğle yemeğinden sonra onunla konuşayım. Genellikle yemekten sonra keyfi yerine gelir. | Open Subtitles | دعني أتحدّث معه بعد الغداء أجد عادة مزاجه يتحسّن بعد الأكل |
Belli ki insan anlayışını ilahi anlayışla karşılaştırıyor ve bize insanın çilesi sadece keyfi gibi görünse bile bu, bizlerin sadece kendi bakış açımızla sınırlı olmamızdan dolayı. | Open Subtitles | ربما انه قارن الوعي الإنساني بالوعي الإلهي والذي بالرغم من ان يبدو الينا بأن المعاناة الانسانية هي فقط تعسفية |
Zavallı Bud'ın hiç keyfi yok. Bagajımdaki müzikten hoşlanmadı. | Open Subtitles | مسكين بد بمزاج تعبان لم تعجبه الموسيقى في صندوق سيارتي |
Birilerinin keyfi yerinde. | Open Subtitles | شخص ما في مزاج جيّد |
Dilin nesneleri gerçeklikten keyfi olarak uzaklaştırdığını söylerler. | Open Subtitles | . . يقولون بلغتنا بشكل إعتباطي تقسيمات فوق أشياء من الواقع |
Teğmen seninle görüşmek istiyor. Galiba keyfi pek yerinde değil. | Open Subtitles | جو, الملازم تريد رؤيتك أعتقد أن مزاجها غريب |
- Hadi Barnett'i bulalım. Umarım keyfi yerindedir. | Open Subtitles | دعونا نجد بارنيت، أمل أنه ليس في مزاج سيئ. |
Örneğimiz bir şekilde keyfî olarak seçilmişse, diyelim ki yalnızca şehirdeki seçmenleri ya da diyelim ki kalp hastalığı tedavisi klinik deneylerimizde yalnızca erkekleri dâhil ettik -- sonuçlar daha geniş ana kitleye genellenemeyebilir. | TED | فإذا نحن أخذنا العينة بطريقة منتقاه كأن نستطلع فقط الناخبين بالمجال الحضري، أو فلنقل، في تجاربنا السريرية الخاصة بعلاجات أمراض القلب، نختار فقط الرجال فإن النتائج لن تعمم إلى السكان على نطاق واسع. |
Ama eldiven yerine pek de keyfi olmayan Buffy'yi bulacak. | Open Subtitles | لكن بدلا من هذا, يجد بافى حالة مزاجية سيئة جدا |