| Bu dün geldi, Kahire üzerinden Kitchener'den. | Open Subtitles | لقد جاء هذا أمس عن طريق القاهرة و كيتشنر ، لقد قرأته |
| Beşinde veya altısında Binbaşı Kitchener'a varmış olmalı. | Open Subtitles | كان ينبغى أن يصل الى ماجور كيتشنر فى خنسة أو ستة أيام |
| Kitchener yolu ve kuyuları biliyor. | Open Subtitles | هناك للصعود الى الخرطوم كيتشنر يعرف الطريق و الابار تحركوا يا رجال |
| Ekselansları, sonunda binbaşı Kitchener'dan bir haber aldık. | Open Subtitles | يا صاحب السعادة ، أخيرا ، رسالة من الماجور كيتشنر |
| Fransız, bizden daha fazla gönüllü istedi ama Kitchener, bir Alman işgaline karşı, burada lazım olacaklarını söyledi. | Open Subtitles | الفرنسيون يريدوا من أرسال المزيد من جنودنا لكن كتشنر قال بأنه يحتاجهم هنا في حالة الآلمان غزوا |
| "Binbaşı Kitchener'ın geceleyin ateş gibi büyük koyu gözleri olduğu doğru mu?" "Doğrudur." dedi. | Open Subtitles | هل حقا لدى الماجور كيتشنر عيون واسعة داكنة كالنار فى الليل |
| Binbaşı Kitchener'ın gözleri küçük çiçekler gibi mavidir. | Open Subtitles | لدى الماجور كيتشنر عينان زرقاوان كالزهور |
| Adam atıyor. Kitchener'ı hiç görmedi. Öyle söylemek istememiştir. | Open Subtitles | ان الرجل يثرثر ، انه لم يرى كيتشنر قط انه لا يريد ان يفصح |
| Binbaşı Kitchener selamlarını gönderdi. | Open Subtitles | نعم ، ماجور كيتشنر يبعث بتحياته |
| Çok ilginç bir adam, binbaşı Kitchener. | Open Subtitles | ماجور كيتشنر هو رجل مثير للاهتمام |
| Binbaşı Kitchener'dan gelen haberci yemeğini yedi, ve teşekkürlerini bildirdi. | Open Subtitles | رسول الماجور كيتشنر يأكل و يقول شكرا |
| - Bay Kitchener, yaşlı bir bay. Demiryollarında çalışıyor. | Open Subtitles | ،السيد (كيتشنر)، رجل عجوز يعمل فى السكك الحديدية |
| Müfettiş bey, Bay Kitchener'ın katına bakmak ister misiniz? | Open Subtitles | .. أيها المفتش، ربما تود رؤية شقته السيد (كيتشنر)، أظن |
| Nisan 22, Kitchener's Ormanı. | Open Subtitles | 22ابريل غابة كيتشنر |
| Lord Kitchener çiftliklerimizi yakmak için askerlerini gönderdi. | Open Subtitles | (أرسل اللورد (كيتشنر قواته ليحرقوا مزارعنا |
| Oğlun, Kitchener'ın adamlarından olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ذلك ما أخبر ولدك رجل كيتشنر |
| Bu katta Bay Kitchener oturuyor. | Open Subtitles | السيد (كيتشنر) يمتلك هذا الطابق |
| Bayan... Bayan Kitchener iyi dileklerini gönderdi. | Open Subtitles | ولكن السيدة (كيتشنر) ترسل بتحيتها. |
| Kitchener, gerçek gücün asla Hicaz Araplarına geçmeyeceği ahlaksız bir oyun oynuyordu. | Open Subtitles | فقد كان (كتشنر) يلعب لعبة ساخرة ولم يكن ينوي أبداً اعطاء عرب الحجاز أي قوة حقيقية |
| Lord Kitchener. | Open Subtitles | (اللورد (كتشنر |