| Bu güzel ama kabul etmek gerekir ki kimse bu şekilde konuşmaz | TED | هذا جميل، ولكن دعونا نواجه الواقع ، لا أحد يتحدث بهذه الطريقة |
| Anlamıyorum. Bir baba nasıl olur da oğluyla bu kadar süre konuşmaz? | Open Subtitles | انا لا افهم كيف لوالد ان لا يتحدث لابنه طوال هذا المده؟ |
| Şu hayatta, Kilise'den kimse benimle konuşmaz, bana ekmek vermez, korumaz. | Open Subtitles | وأى طفل فى الكنيسة لن يتحدث الى أو يقدموا لى الغذاء والمأوى. |
| Kutsal olmayan sen, yeni santor, onu kovmadan onun yerine geçtin. O konuşmaz, çünkü biz onun mantığını anlayamayız. | Open Subtitles | إنه لا يتكلم لأننا لا نستطيع أن نفهم منطقه |
| Sigara içmez, sadece sağlıklı yiyecekleri yer, hatta kızlarla konuşmaz. | Open Subtitles | هو لا يدخن.. ويأكل فقط الطعام الصحي حتى أنه لا يتكلم مع فتيات |
| Çok hasta bu. konuşmaz, kimseyi sevmez, bir şey bilmez, kimseyi tanımaz. | Open Subtitles | إنها لا تتكلم ، إنها لا تحب أحداً إنها لا تعرف ، إنها لا تعرف أحداً |
| Kusura bakma Clerici, ama hakiki faşist böyle konuşmaz. | Open Subtitles | اعذرني كليريسي ولكن الفاشي الحقيقي لا يتحدث مثلما تتحدث |
| Ne yazık ki bizimle o kadar fazla konuşmaz. | Open Subtitles | إنه لا يتحدث معنا كثيرا، وهذا ما يدعو للأسف |
| Çok aptalca bir konuşma şekli, kimse böyle konuşmaz. | Open Subtitles | إنها طريقة بلهاء للتحدث ولا أحد يتحدث هكذا |
| Daha önce seninle atlamadığı için, seninle konuşmaz. | Open Subtitles | أجل ، ولكن إن لم يكن قد قفز معك فلن يتحدث إليك |
| Empati mi? Kendi öz ağabeyin bu kitabı okusa bir daha seninle asla konuşmaz. | Open Subtitles | حتى أخوك عندما يقرأ هذا الكتاب لن يتحدث معك مرة أخرى |
| Peki, okul öncesi, de kendi kendine konuşur, ve daha sonra evde, o kimseye konuşmaz. | Open Subtitles | حسناً ، في ما قبل المدرسة هو يتحدث مع نفسه . و بعدها في المنزل لا بتحدث مع أي أحد |
| Onu banda aldığımızı varsayalım, o zaman konuşmaz saat 11:30 olmak üzere. | Open Subtitles | إفترض أننا صورناه, ولم يتكلم وجاء ميعاد العرض |
| Ben büyükbabam gibi olmak istiyorum. O neredeyse hiç konuşmaz. | Open Subtitles | أفضل أن أكون كجدي وهو على الغالب لا يتكلم |
| Deniz hıyarları konuşmaz ama fıkrada herkes konuşur. | Open Subtitles | عاده , لا يتكلم خيار البحر ولكن فى النكت الجميع يتكلم |
| Bitkiler konuşmaz! Eğer iyi tarafıma denk gelmek istiyorsan, rahat dur ve sesini çıkarma! | Open Subtitles | النباتات لا تتكلم .. الآن أنت ترين جانبى الطيب |
| İnekler fazla konuşmaz. İşlerini yaparlar, eğer onlar için neyin iyi olduğunu bilirlerse. | Open Subtitles | الأبقار لا تتكلم ,تقوم بعملها إن كانت تعرف مصلحتها |
| - Hepsi çiftçi. Çiftçiler gübre ve kadınlardan başka bir şey konuşmaz. | Open Subtitles | فلاحون يتكلمون عن لا شئ إلا المحاصيل و النساء |
| Ağabeyim benimle hiç duygusal şeyler hakkında konuşmaz. | Open Subtitles | و اخي.. تقريباً.. لا يتحدّث أبداً عن الأشياء العاطفية إليْ. |
| Ve bir sürü adam bütün bir gün karısıyla tek kelime konuşmaz. | Open Subtitles | الكثير من الرجال لا يتحدثون إلى زوجاتهم طوال اليوم |
| O pek konuşmaz. Ama kulakları iyi işitir. | Open Subtitles | هو لا يتكلّم كثيراً، لكن آذانه تعمل جيداً. |
| Sorulmadan konuşmaz, o oturmadan oturmaz gibi saçmalıklar. | Open Subtitles | لا تتحدث إلا إذا تحدث أحدهم إليها لا تجلس إلا إذا جلس هو أولا, و كل تلك الحماقات |
| Dorothy bu adamla bir daha asla konuşmaz eğer o adam bana, Lorelei'a zarar verecek olursa. | Open Subtitles | دوروثي لن تتحدث مع ذلك الرجل ثانية لو أساء لي بآي شيء لورولاي |
| Onun pek arkadaşı yoktur, kimseyle konuşmaz. | Open Subtitles | ليس لديه اي اصدقاء هو ايضا لايتحدث الى احد |
| Çünkü konu hakkında kasabadan kimse benimle konuşmaz. Elbette konuşmazlar. | Open Subtitles | لأنه ليس شخص بمعنى الكلمة في هذه المدينة سيتحدث معي بشأنها |
| Hastaları hakkında pek fazla konuşmaz. | Open Subtitles | هيَ لاتتحدث عن مرضاها بالعادة. |
| Brezilyalılar İspanyolca konuşmaz. | Open Subtitles | أنتم تعلمون أن البرازليين لايتحدثون الأسبانية |
| İkincisi, benimle hiçbir zaman iş konuşmaz. | Open Subtitles | الشيء الثاني، إنه لا يناقش الأعمال معي بتاتاً. |