| Bu sınavlardan her birini kusursuz bir şekilde gerçekleştiren kişinin Nirvana'ya ulaşacağına inanıyordu. | Open Subtitles | اي شخص يُمكنه ايجاد المسار المثالي مُتواجداً عبركلواحدمنهذهالاختبارات انه يحاول تحقيق السعادة القصوى |
| Biliyor musun, halka, kusursuz bir geometrik şekildir. | Open Subtitles | كما تعرف فالدائرة هي الشكل الهندسي المثالي |
| Hepimiz senin kusursuz bir hayat yaşadığını biliyoruz, o yüzden benimkine hükmetme. | Open Subtitles | جميعنا نعلم بأنكِ حظيتِ بالحياة المثالية لذا لا تصدري حكماً على حياتي |
| Sonunda, mesleğimin bitiminde, kusursuz bir caniye rastlamıştım - şey, neredeyse kusursuz. | Open Subtitles | أخيرا, وفى نهاية عملى, تصادفت مع المجرم المثالى حسنا.. القريب من المثالية |
| kusursuz bir güvenlik geçmişi olan, orta seviye bir petrol şirketi. | Open Subtitles | انها شركة نفط من المستوى المتوسط وسجل السلامة لا تشوبه شائبة |
| Misafirimin kusursuz bir teni vardır. Makyaj istemez. | Open Subtitles | ضيفتنا بشرتها لا تشوبها شائبة ليست بحاجة لأيّ لمسات إضافية |
| Delirmiş olmalıyım çünkü sen kusursuz bir erkeksin. | Open Subtitles | وهذا في حد ذاته جنون، لأنّكَ رجل مثاليّ. |
| Geriye dönüp sana kusursuz bir düğün yapmadığım için beni suçlama. | Open Subtitles | لا أريدكِ أن تنظري إلى الوراء و تتأسفين بأنه ليس زفافكِ المثالي |
| Demiştin ki, "kusursuz bir dünyada harika bir elbise giyer, ve sevdiğim adamla dans ederdim". | Open Subtitles | انت قلت انه في العالم المثالي كنت سترتدين ثوباً جميلاً وسترقصين مع الرجل الذي تحبين |
| Yani kusursuz bir evladı büyütmek bu kadar mı zordu? | Open Subtitles | أعني، أكانت تربية الإبن المثالي تتطلب كل ذلك؟ |
| kusursuz bir mevkii. Bulunması zor savunması kolay. | Open Subtitles | .إنّه المكان المثالي تقريباً لا يمكن كشفه، ويمكن الدفاع عنه بسهولة |
| Kabloya gerek duymadan veri gönderebilme özelliğine sahip kusursuz bir şey. | Open Subtitles | مع ميزة جانبية لنقل الملفات إنه الصديق المثالي الصغير |
| Bazılarına göre ise kusursuz bir dünya var ve orası esasında Cennet. | Open Subtitles | بعض الناس يعتقدون أن هناك أرض في غاية المثالية وهي ببساطة الجنة |
| Eğer fırtına boktan yapılmış olsaydı kusursuz bir fırtına olurdu. | Open Subtitles | إنّه مثل العاصفة المثالية إذا كانت العاصفة مصنوعة من الغائط |
| Ama Paul Winthrop'un kusursuz bir sicili var. | Open Subtitles | ولكن بول وينثروب لديه سجل لا تشوبه شائبة. |
| Marty McFly kusursuz bir ana karakter. | Open Subtitles | مارتي مكفلي هو بطل الرواية لا تشوبه شائبة. |
| Çünkü Kellar bir aile şirketi, kusursuz bir ünü var. | Open Subtitles | لأن كيلر علامة تجارية عائلية فأنها تتمتع بسمعة لا تشوبها شائبة |
| Bir zümrüt denizindeki kusursuz bir elmas seti gibi. | Open Subtitles | كماسة لا تشوبها شائبة تتواجد في بحر من الزُمرد |
| Varlığımı tam anlamıyla gizleyip kör noktasından saldırdığım halde kusursuz bir zamanlamayla karşı saldırıda bulundu. | Open Subtitles | أخفيت وجودي تمامًا وهاجمته من نقطتة عمياء. لكنّه شنّ هجومًا معاكسًا في وقت مثاليّ. |
| kusursuz bir durumda değilim ama-- | Open Subtitles | أنا بلا شكّ لست مثاليًا بشانهذاالأمر،لكن .. |
| kusursuz bir icra. | Open Subtitles | تنفيذ بدون عيوب |
| Ve bu da --- aslında kaynaklarınızı iyi kullanabilmek için kusursuz bir sistemdir çünkü bu --çok ucuzdur. | TED | وهذا يشبه، هذا نوعًا ما نظام بلا عيوب من حيث استخدام مواردك للحد الأقصى، لأن هذا رخيص جدًا. |
| kusursuz bir yırtıcı. | Open Subtitles | مفترس شبه مثالي |