| Bu gece benimle beraber yiyip prensimizin doğumunu kutlayacak mısın? | Open Subtitles | ستأكل معي هذه الليلة للاحتفال بميلاد لوردنا؟ |
| Evlilik.. kutlayacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | الطلاق، الزواج، حصلنا على الكثير للاحتفال. |
| Böylece ertesi gece kutlayacak iki şeyimiz çıkmıştı. | Open Subtitles | وهكذا في الليلة التالي كان لدينا سببان لنحتفل به |
| Konuşacak ve kutlayacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | أعني، لدينا الكثير لنتحدث عنه، الكثير لنحتفل الليلة. |
| Sen insanların kutlayacak bir şey olmamasını kutlamalarını sağlayan adamsın. | Open Subtitles | انت الرجل الذي جعل الناس ان يحتفلوا بدون مناسبة للإحتفال |
| Gelecek ay 10. yaş gününü kutlayacak olan çocuk, annesinin gözetiminde. | Open Subtitles | الولد، الذي يحتفل بعيد ميلاده العاشر الشهر القادم، تحت عناية أمّه. |
| Belki bir konuda haklı, belki bir doğum günüm olmalı, en azından bu kısa ve vahşi yaşamda kutlayacak bir şeyim olur. | Open Subtitles | ربما هو محق بشأن شيئ واحد: ربما يجب أن أختار يوم ميلاد فقط لأحصل على شيئ أحتفل به في هذه الحياة القصيرة والوحشية |
| Kimse Zha'yı görmeye gitmediyse, onun annesinin doğum gününü kim kutlayacak? | Open Subtitles | اذا لم يذهب أحد لرؤية زها فمن سيكون هناك للاحتفال بعيد الميلاد؟ |
| Herkes buradaysa, Zha'nın annesinin doğum gününü kim kutlayacak? | Open Subtitles | اذا لم يذهب أحد لرؤية زها فمن سيكون هناك للاحتفال بعيد الميلاد؟ |
| Bir hafta daha kutlayacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أي شيء للاحتفال به لمدة أسبوع آخر |
| Her şey Fa'ad'ın kutlayacak bir şey olmadığı halde parti vermesiyle başladı. | Open Subtitles | لقد بدأالامر عندما أراد فؤاد ان يقوم بحفل ولم يكن لديه مناسبة للاحتفال |
| kutlayacak çok şeyimiz olacak. | Open Subtitles | وسوف نحصل على الكثير من الاحداث... السعيدة لنحتفل بها.حسنا؟ |
| Anlaşılan kutlayacak birşeyimiz varmış. | Open Subtitles | حسبما أرى لدينا خبر جيد لنحتفل به |
| Madem kutlayacak bir olayımız daha oldu bir feminist olmama rağmen bir kutu çikolataya hayır demezdim. | Open Subtitles | حسنا.. بما أن لدينا سنة ذكرى جديدة لنحتفل بها ...أردت فحسب أنا أعلمك انه حتى لو كنت عدوة.. |
| - Başarınızı kutlayacak daha münasip bir yol buluruz. | Open Subtitles | . سوف سنجد بعض الطرق الملائمة للإحتفال بمجدك |
| Dün yaş günü kutlayacak vaktimiz olmamıştı! sanki dağın eteklerine mıknatısla çekiliyor gibiydin, | Open Subtitles | كيف حالك، وهل تملك الوقت للإحتفال في عيد ميلادك البارحة |
| Bugün kutlayacak öyle çok şeyin var ki. | Open Subtitles | عندك العديد من الأشياء للإحتفال باليوم. |
| Doğum günümü kutlayacak kimseyi bulamamıştım onunla karşılaşmadan önce. | Open Subtitles | لم يكن لدى أحد يحتفل بعيد ميلادى معى إلا انا قبل أن أقابلها |
| Birimizin kutlayacak bir şeyi olması güzel. | Open Subtitles | جميل أن أحدنا لديه شيء يحتفل به |
| Sınavdan kaldım, kutlayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | لقد رسبت في الامتحان. ليس لدي ما أحتفل به. |
| Komedi İni'ni kutlayacak, şimdiki zamanın en büyük komedyenlerini ağırlayacağız | Open Subtitles | سنحتفل بالكهف الهزلي و واحد من أفضل الهزليين معنا هذه الليله أجل |
| Bu konuda konuşmuyorum ve üzerinde hiç durmuyoruz hayatımın bitişini kutlayacak değilim. | Open Subtitles | لا , لن أقوم بالتحدث حولها نحن لن نقوم بالتحدث حولها وبالتأكيد لن أقوم بالأحتفال الحقيقة هي ان حياتي أساسا أنتهت |
| Cuma günü bütün Yahudiler Hamursuz Bayramı'nı yemek yiyerek kutlayacak. | Open Subtitles | إذن فى يوم الجمعة، سيحتفل جميع اليهود بعيد الفصح عن طريق عشاء السيدر |