| Tek yaptıkları aklıma bir soru getirmek: Kuzeninin devlet hastanesinde ne işi var? | Open Subtitles | لكنه يثير سؤالاً واحداً قريبتك تذهب لمنظمة الصحة؟ |
| Tek yaptıkları aklıma bir soru getirmek: Kuzeninin devlet hastanesinde ne işi var? | Open Subtitles | لكنه يثير سؤالاً واحداً قريبتك تذهب إلى منظمة الصحة؟ |
| Kuzeninin diş hijyenisti dişlerimde plak olduğunu mu söyledi? | Open Subtitles | ممرضة قريبك أخبرتك أن لدي الكثير من الجير؟ |
| Kuzeninin, kızarkadaşının yanına taşındığını söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت قلت أن ابن عمك سينتقل للعيش مع فتاتك |
| İki haftamızı geride bırakmamızı kutlamak için beni Kuzeninin kulübesine götürecek. | Open Subtitles | لذكري مرور اسبوعين علي عودتنا معا سيأخذني الي كابينة ابن عمه |
| Şimdi, herkesten önce Shelby'yi bul yoksa Kuzeninin yerine geçme hayaline veda edersin. | Open Subtitles | إبحث عنه قبل أن يجده غيرك أو ستودع أحلامك في إستبدال إبن عمك |
| Bak, sadece Kuzeninin köşesini korumaya çalışıyorum. | Open Subtitles | إنظري ، لقد كنت فقط أحاول أن أحمي عمود قريبتك ، أتعلمين ؟ |
| Senin yaptığına bak, Kuzeninin çocuklarına sahip çıkmak? | Open Subtitles | إنظر إليك و ماذا تفعله ، تهتم بأبناء قريبتك ؟ |
| Kuzeninin seni, kendi bodrumunda, yenmesine izin mi vereceksin? | Open Subtitles | هل ستتركين قريبتك تتغلب عليك في الدور الأرضي؟ |
| Bu bir haber değil. Bu Kuzeninin kariyerini mahvedebilecek bir aile atışması. | Open Subtitles | هذا ليس خبر ، بل مشادة عائلية قد تكلّف قريبك وظيفته |
| Kuzeninin evinde insülin aradığını biliyoruz. | Open Subtitles | علمنا أنك ذهبت إلى قريبك باحثاً عن دواء للأنسولين |
| O kadar iyi bir anlaşmaydı ki, Kuzeninin borcunu bile ödedim. | Open Subtitles | جنيت الكثير من الصفقة حتى أنني سددت دين قريبك |
| Kuzeninin, kızarkadaşının yanına taşındığını söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت قلت أن ابن عمك سينتقل للعيش مع فتاتك |
| Ahbap, Kuzeninin cesede bakmamıza izin vereceğine emin misin? | Open Subtitles | يا صاح، هل أنت متأكد أن ابن عمك سيسمح لنا بمشاهدة الجثة؟ |
| Benim işçilerimden biri Federalleri restoranda, onun Kuzeninin yanına senin gönderdiğini söyledi. | Open Subtitles | ... العامل يقول أنك أرسلت المباحث الفيدرالية إلى ابن عمه في المطعم |
| Ben sadece Nate'in aile kalıbına girip de Kuzeninin kopyası gibi çıkmasını istemiyorum. | Open Subtitles | انا فقط لا أريد نيت أن يدفع الى طاحونة السجق العائلي ويخرج نسخة من ابن عمه |
| - Kuzeninin Dr. Dre için çalıştığını söylediğin zamanki gibi mi? | Open Subtitles | مثل ذلك الوقت قلت إبن عمك عمل مع * دكــتـور درى |
| Hiç gitmedim ama bir kere Kuzeninin evine gitmiştim. | Open Subtitles | -بتاتاً -و لكني قد ذهبت ذات مرة إلى منزل قريبه |
| Kuzeninin orada olduğunu biliyorum, sağlam göt var kızda. | Open Subtitles | أعرف أن قريبتها عندها وهي لديها مؤخرة كبيرة |
| Kuzeninin, tek kelimesini bile anlamadığı bilgisayar teknolojisi ile ilgili konuşmasını dinledikçe Maeby o üstünlük hissini kaybetti. | Open Subtitles | وبينما كانت تستمع لنقاش قريبها في الأمور الإلكترونية ، التي لم تفهم منها شيئاً، فقدت شعورها بالتفوق |
| Bir arkadaşımın Kuzeninin kızkardeşinin kayınbiraderi aynı şirkette 20 yıl çalışmış. | Open Subtitles | أخ شقيقة إبن عم صديقي عمل في نفس الشركة 20 سنة |
| Ya da "Teyzem bana Kuzeninin nehrin diğer tarafında..." "...su birikintisi bulduğunu söyledi." | Open Subtitles | وقالت عمتي أن ابن عمها وجد بركة ماء بالجانب الآخر من هذا النهر. |
| Bak Eduardo, eğer Kuzeninin yarısı kadar varsan işin üstesinden gelirsin ben Tom Sullivan'a söylerim. | Open Subtitles | حسناً، سأخبرك شيئاً إدواردو أن كنت نصف جيد مثل أبن عمك سوف تكون على ما يرام سأكون بخير مع توم سوليفان |
| - Kuzeninin evindeydi. | Open Subtitles | - بيت إبن عمكَ. |
| Kuzeninin gizli kimliği neredeyse Google-geçirmez. | Open Subtitles | هوية إبنة عمك السرية مثبة عمليا على الأنترنيت |
| Bakın başkomiser, Ilya Blum'u Kuzeninin karısını teselli etsin diye getireceğiz. | Open Subtitles | أنظري " أنا أتفهم أن جعل " بلون يأتي هنا لمواجهة زوجة إبنة عمه |
| Lütfen Kuzeninin kucağına oturur musun? | Open Subtitles | هلا تقفزين فى حضن ابن خالك هنا من فضلك ؟ |