| Ve paskalyada hava güzel olursa, gidip leylak toplayacağız. | Open Subtitles | وان كانت الامور جيدة في عيد الفصح سوف نذهب ونقطف الليلك.. |
| Paskalyada leylak toplayacaktık... altyazı: hayyam | Open Subtitles | في عيد الفصح, سنذهب لقطف الليلك الي وزارة الشؤون الخارجية |
| Sana birkaç renk göstereyim... leylak, turkuaz, somon. | Open Subtitles | سَأَرمي بعض الألوان بنفسجي وبط بري وسلمون. |
| Naibin Dışişleri Bakanı'na verdiği leylak rengi nişanı getir. | Open Subtitles | احضر لي هذا الوسام البنفسجي ، الذى يقلده الوصى للدبلوماسيين |
| - Nedimelerin mor kıyafetlerini beğendim... - leylak rengi. | Open Subtitles | أنا أحب زيّ وصيفات العروس باللون الأرجواني.. |
| leylak Bar'da borçlandığın müşterilerin için 170,000 yen ödedim. | Open Subtitles | لقد دفعت 170.000 ين ضيوفك يدينون للبار الإرجواني |
| Sana biraz taze leylak getirdim. Favorin olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | أحضرت لك أزهار ليلك نضرة أعرف أنها المفضلة لديك |
| Limon, çilek veya leylak mı çiftçi? | Open Subtitles | الليمون أو الفراولة أو الليلك أيها الفلاح ؟ |
| leylak çalılıkları... şirketin adamları yüzünden tükenecek, diyorlar. | Open Subtitles | وأزهار الليلك.. ستصبح صبّاراً من أجل الرجال كما يقولون. |
| Değişik bir şeyler oluyor. leylak gibi kokuyor. | Open Subtitles | شيئ غريب سوف يحصل رائحته مثل زهور الليلك |
| Burası biraz havasız mı ne. Evde leylak kokusuna bayılan biri biliyorum. | Open Subtitles | الرائحة كريهة هنا وأعرف شخصاً ما يحبّ حقاً زهرة الليلك |
| Onunla sana leylak ve yaseminden bir parfüm yaptım. | Open Subtitles | بإستخدام هذه سأصنع لكِ عطر من الليلك والياسمين والفرانكن بيري |
| O gün, bulutların arkasında güneşi görebiliyor ve dumanlara rağmen, havadaki leylak kokusunu alabiliyordunuz. | Open Subtitles | يمكنك أن ترى الشمس وراء الغيوم وأن تشم رائحة الليلك وتميزها |
| Bence mor. lavanta yada leylak olabilir.Emin değilim. | Open Subtitles | اعتقد ارجواني . قد يكون لافندري أَو بنفسجي لست متأكدا |
| - Annem zaten ayakkabılara uyan leylak rengi bir pelerin sipariş etti, yarın burada olduklarında alırım. | Open Subtitles | فأمّي قد طلبت زوجين جميلين بالفعل، بلون بنفسجي فاتح مع معطف مناسب، وأحسب أنّهم سيكونوا هنا اليوم. |
| leylak rengini sevmediysen, az biraz mozaik, parmak boyama falan koyabiliriz. | Open Subtitles | لكن اذا لم تحب البنفسجي الفاتح يمكننا يمكننا تركيب نوع من النسيج |
| Kürkünde harikalar yaratacak bir leylak şampuanım var. | Open Subtitles | لدي شامبو القرنفل الأرجواني الذي قد يحدث عجائب على الفراء |
| leylak Bar'dan arıyoruz dedim, senden söz etmedim. | Open Subtitles | قلت أن يتصل بالبار الإرجواني وليس به |
| Nisanda çiçek açmış mor bir leylak âdeta. | Open Subtitles | لقد تفتّحت مؤخرا. مثل تفتٌّح زهرة ليلك البنفسجية في أبريل. |
| "leylak ağaçları olur mu şehrin göbeğinde? | Open Subtitles | هل هناك ورد الأرجوان في قلب المدينة " |
| İster yanık bir tosttan gelsin, ister benzin veya bir leylak bahçesinden alabildiğimiz her koku, bir moleküller bulutundan oluşuyor. | Open Subtitles | كل رائحة نشمها سواء كانت من الخبز المحمص أو البنزين أو حقل من الزنابق هي غيمة من الجزيئات |
| 300 dolar daha verirsek her yere leylak da serpecekmiş. | Open Subtitles | إذا دفعنا 300 دولاراً إضافية تقول أنّه بوسعنا الحصول على باقة مِن الزنبق. |
| Mor mu? Yok, leylak daha iyi gider. | Open Subtitles | الأرجوانى وليس البنفسجى إنه فاقع كثيراً |
| Sonra bir bakmışsın saçımı senin gibi leylak kokulu boktan şeylerle jöleliyorum. | Open Subtitles | قبل أن تدرك ذلك سأدهن شعري بذلك الليلج الذي تستخدمه |
| - leylak tabi, evet. | Open Subtitles | الليليك ، نعم ، بالطبع |
| leylak rengi bluz altına pembe renkli sutyen giyen diğer kadın ile ilgili bir video. | Open Subtitles | انه مقطع مصور لك مع امرأة اخرى ترتدي سترة بنفسجية مع حمالة صدر وردية اسفل منها |
| - leylak rengi ve tehlikeli. Ve Londra'nın merkezine 30 saniye uzaklıkta. | Open Subtitles | لأنه بنفسجيٌ وخطر ، وعلى بعد ثلاثين ثانية من وسط لندن. |