| 1877'den 1950'ye siyahiler üzerinde en az 4400 belgelenmiş linç girişimi oldu, ABD içinde. | TED | من 1877 إلى 1950 كان هنالك على الأقل 4.400 إعدام عرقي موثق للسود في الولايات المتحدة |
| Bunu yapanı yakalayıp linç etmek istiyorlarmış. | Open Subtitles | يتحدثون عن إعدام الرجل عندما يقبضوا عليه |
| Hücresinden dışarı çıkan bir adam, halk tarafından linç edilmişti. | Open Subtitles | نعم، رأيت عمليات قتل رأيت ما هم فعلوا يارجل هكذا يسحبونه فى السجن في منتصف الليل، مثل ذلك الغوغاء هناك |
| Evet, denedim. Özgürlük aşıkların beni linç etmeye kalktı. | Open Subtitles | بلى, حاولت, لكن محبي الحرية خاصتك حاولوا إعدامي |
| Bu linç girişime katılan herkes soylu görevinde Bay Toole'a eşlik edecek. | Open Subtitles | الآن، جميع من كان مرتبطًا بهذا الشنق سيرافق السيّد (تول) في سعيه النبيل. |
| Nijerya'da eşcinseller taşlanarak öldürebiliyor ve sıkça linç ediliyorlar. | TED | أما في نيجيريا فإن المثليين و بحكم القانون يتم رجمهم حتى الموت أما الإعدام خارج نطاق القانون فقد أصبح شيئا عاديا |
| Bizi linç ederler. Onun futbol takımı yarın onun stadyumunda ulusal kupada oynuyor. | Open Subtitles | سوف يقتلونا إن فريقه في كرة القدم سيلعب في النصف نهائي العالمي غداً |
| Beni linç etmeniz lazım! | Open Subtitles | ذلك صحيح أنهض وتحرك أنت ينبغي أن تعدمني بدون محاكمة |
| Üçü beyaz adamlar tarafından öldürülmüş, biri linç edilmişti. | Open Subtitles | ،ثلاثة قتلوا بواسطة رجال بيض و الآخر تم إعدامه بدون حق كان هناك تسعة أطفال فى عائلتنا |
| Bunu yapanı yakalayıp linç etmek istiyorlarmış. | Open Subtitles | يتحدثون عن إعدام الرجل عندما يقبضوا عليه |
| Bence biliyorlar. Bu bizi linç etmek isteyen kalabalığı açıklıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنهم يقومون بتبرير إعدام العامة بدون محاكمات |
| O vampirlerin peşine bir linç grubu takıldı. | Open Subtitles | كتبيه إعدام قدامه على إثر مصاصو الدماء هؤلاء |
| - Sayın Yargıç. Bu bir dava değil, linç. Kendi linç edilişime katılmayacağım. | Open Subtitles | هذه ليست محاكمة، ليست محاكمة بل هو إعدام من دون محاكمة، ولن أقف مكتوف اليدين |
| Haydutlar, aslanlar, linç gurupları, yaşlı kalbimi çalıştıracak herhangi bir şey. | Open Subtitles | قُطاع طرق، أُسود، أقضي على الغوغاء أي شيء لأعيد القلب القديم مجدداً |
| - Tutuklanma, utanç, hapisane, duruşma, izdiham linç. | Open Subtitles | القبض علي و الخزي، السجن، المحاكمة و الغوغاء. |
| Burada linç edilmeden ödememi yapsam iyi olacak gibi Ahmed. | Open Subtitles | أعتقد أنه عليّ أن أدفع يا أحمد قبل أن يتم إعدامي هنا |
| New York halkının yarısı beni linç etmek diğer yarısı da beni eyaletten sürgün etmek istedi. | Open Subtitles | أعتقد أنَّ نصف سكان "نيويورك" أرادوا إعدامي والنصف الأخر كانَ ليرميني خارج الولاية |
| - Çocuğumun linç edilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لولدي الشنق |
| linç felaketleri hakkındaki detaylı belgeleri ve coşkulu halk konuşmaları uluslararası dikkat topladı. | TED | توثيقها الدقيق لفظائع الإعدام الغوغائي وخطاباتها العامة الحماسية استرعت انتباهًا دوليًا. |
| Bizi linç ederler. Onun futbol takımı yarın Milli ligde play-off maçı oynuyor ve de onun stadyumunda. | Open Subtitles | سوف يقتلونا إن فريقه في كرة القدم سيلعب في النصف نهائي العالمي غداً |
| İnsanlar seni linç etmek için kapıda sıraya girecekler. | Open Subtitles | الجميع سيأتون إلي هنا مطالبين بإعدامك بدون محاكمة |
| Üçü beyaz adamlar tarafından öldürülmüş biri linç edilmişti. | Open Subtitles | ،ثلاثة قتلوا بواسطة رجال بيض و الآخر تم إعدامه بدون حق |
| Babama sorduğumda masum bir adamı linç ettiklerini söyledi. | Open Subtitles | عندما سألت والدي عن ذلك ، قال انها تريد أعدم / / رجل بريء هناك. |