| Müvekkilimle olan ilişkinden önce bu adamla benzer bir ilişkin vardı. | Open Subtitles | قبل أن تقومي بالعلاقة مع موكلي كان لديك علاقة مماثلة معه |
| Müvekkilimle kalıp yarınki duruşmaya hazırlandım. | Open Subtitles | و كان علي أن أجلس مع موكلي لنحضر لجلسة الغد |
| Müvekkilimle özel görüşmem sırasında içeri dalamazsınız. | Open Subtitles | اه، عفوا، المباحث، لا يمكنك اقتحام منتصف لقاء خاص مع موكلي. |
| Anna'nın avukatı olarak imzalı vekâletnamem vardı ve hemen sınır kapısına gidip Müvekkilimle konuşma imkânı aradım. | TED | كنت أمتلك تصريح موقع لأُمثل محامي آنا، لذا ذهبت بسرعة لمنفذ الدخول لأرى إن كان بإمكاني التكلم مع موكلتي. |
| Söyledim ya. Müvekkilimle aramda geçen özel bir konuşmaydı. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بالفعل كان حديث خاص بيني و بين عميلي |
| Orada beş kişi daha vardı. Müvekkilimle daha önce hiç tanışmadılar. | Open Subtitles | لقد كان هُناك خمس رفاقاً آخرين و لم يقابلوا موكلي من قبل |
| - Müvekkilimle bir dakika istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج للحديث مع موكلي على إنفراد يا سيدي |
| Müvekkilimle tanıştığınızı biliyorum, ...ama bunu bir dahaki sefere yanında ben olmadan yapabileceğinizi sanmıyorum, anladınız mı? | Open Subtitles | لكنني أعلم أنك إلتقيت مع موكلي ولا أعتقد علينا فعل هذا ثانيةً دون تواجدي هناك |
| Ona Müvekkilimle nasıl bir tarihçesi olduğunu sor. | Open Subtitles | أيها الطويل والأطول، اسئلوه عن ماضيه مع موكلي |
| Sakıncası yoksa Müvekkilimle özel konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | إذا كنت لا تمانع، أود لحظة وحده مع موكلي. |
| Şimdi sakıncası yoksa Müvekkilimle yalnız konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | ان كنتِ لا تمانعين اريد التحدث الى موكلي على انفراد |
| - Arama emri, Müvekkilimle kuzeni arasındaki bir telefon görüşmesi gerekçe gösterilerek alınmış. | Open Subtitles | ماذا؟ - تم اصدار مذكرة - بسبب مكالمة جرت بين موكلي و قريبه |
| Hapse girdiğimden beri Müvekkilimle müzakere yapma fırsatım olmadı. | Open Subtitles | منذ سجنت أنا، لم يكن لدي فرصة لتمنح مع موكلي. |
| Müvekkilimle yalnız konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا سوف أتحدث مع موكلي الآن , وحدنا |
| Müvekkilimle kısa bir görüşme yapmak için savcıdan talepte bulundum. | Open Subtitles | سألت المدعي العام إذا أمكنني الحصول على إجتماع قصير مع موكلتي وأنا وهي |
| Müvekkilimle yaptıkları 5 milyon dolarlık onaylı sözleşmede hile yaptılar, ...ve onaylı sözleşmenin tahkimi iki saat içinde yapılacak, ...ama ben zamanında dışarı çıkamayacağım. | Open Subtitles | لقد نقضوا عقد لترويج سلعة يبلغ قدره 5 ملايين مع موكلتي وجلسة تحكيم النزاع على العقد سوف تُعقد بعد ساعتين |
| Sayın yargıç, Müvekkilimle görüşmek için birkaç dakika istiyorum. | Open Subtitles | سيادتكِ، إنني بحاجة لبضعة دقائق .للتشاور مع موكلتي |
| Evet, kesinlikle öyle olmalı ki Müvekkilimle hiç tanışmadığı halde onun kendi heykelini bir cinayet silahı olarak kullanmayacağını bilebiliyor. | Open Subtitles | نعم، يجب الا يكون قام بمقابلة عميلي ابداً ليعرف أن عميلي لن يقوم بأستخدام أحد تماثيله كسلاح للجريمة |
| Savunma 60 günlük bir erteleme istiyor böylece Müvekkilimle konuşabilirim-- | Open Subtitles | الدفاع يطلب إستئناف لمدة 60 يوم حتى استطيع التداول مع موكلى |
| Evet, bugün Müvekkilimle görüşeceğim ve teklifinizi iletirim. | Open Subtitles | سأقابل موكّلي في وقت لاحقٍ اليوم وسأحرص على إخباره بعرضك |
| Ofisimdeki bir toplantıya götürmek için Müvekkilimle görüşüyordum. | Open Subtitles | انا كنت هنا فقط لأحضر عميلتي إلى مكتبي الى اجتماع |
| Cinayet silahı elinizde ve Müvekkilimle ilişkilendirdiniz. | Open Subtitles | انت لديك سلاح القاتل و قمت بربط انه لموكّلي |
| Anladığım kadarıyla, Müvekkilimle romantik bir ilişkiniz olmuş. | Open Subtitles | أدركت أنه لديكِ علاقة عاطفية مع مُوكلى |
| Sen de bir polis değilsin. Müvekkilimle yalnız kalmak istiyorum. | Open Subtitles | أنت لست شرطياً لذا، أود التحدث على انفراد مع موكّلتي |