| Reddedilmiş olmanın yaşattığı şoku atlattıktan sonra, mantıksız bir insanla evlenmekten son anda ucuz kurtulduğu sonucuna vardı. | TED | بعد أن تخطى هذه المفاجأة بالخذلان استنتج أنه نجا في آخر لحظة من الزواج بشخص غير عقلاني |
| Tamamen nedensiz ve mantıksız bir korku, bir gün bunun olabileceği korkusu! | Open Subtitles | انه فقط خوف غير عقلاني وبلا اي سبب انه في احد اللايام سوف يحدث هذا |
| İnsanların sevdiklerine dair verdiği kararların fazlasıyla güçlü ve çoğu zaman mantıksız bir biçimde ufacık bir ümide dayandığını ne zaman öğreneceğiz? | TED | كيف نتعلم ان القرارات التي يتخذها الناس في حق احبابهم هي غالبا مبنية وبشكل قوي واحيانا كثيرة بشكل غير عقلاني على بصيص أمل؟ |
| Bak, mantıksız bir bütçe için Bakan Heller'a bunu imzalattırmayacağım. | Open Subtitles | لن أدع الوزير هيللر يوقع على ميزانية غير منطقية |
| Bak, mantıksız bir bütçe için Bakan Heller'a bunu imzalattırmayacağım. | Open Subtitles | لن أدع الوزير هيللر يوقع على ميزانية غير منطقية |
| Şimdiye kadar mantıksız bir korkudan ibaretti. | Open Subtitles | كانت رهاباً غير عقلاني إلى حد اليوم |
| Simon'ı mantıksız bir şekilde hareket etmeye zorluyorsun. | Open Subtitles | (تجبرين (سايمن على التصرف بشكل غير عقلاني |
| Yapmak istediğim şey de bencil ve mantıksız bir göt gibi davranıp hiçbir şeyden taviz vermemek. | Open Subtitles | و ما أريده أن أكون أناني أحمق غير عقلاني, لا أساوم على أي شيء على الإطلاق, وعندما يصبح (المزمار) شيئا كبيرا |
| Sadece mantıksız bir sürü laf. | Open Subtitles | مُجرد عدة أشياء غير منطقية. |
| mantıksız bir düşünce değil. | Open Subtitles | ليست فكرة غير منطقية |