| - Sadece çocuğun masumiyetine inanıyorum. - Bunu kanıtlayabilir misin? | Open Subtitles | انا فقط اصابني اعتقاد ان الفتى بريء ايمكن اثبات الامر؟ |
| Senin masumiyetine beni ve jüriyi ikna edecek tek şey. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سوف يقنعني ويقنع هيئة المحلفين انك بريء |
| Jüriyle birlikte, beraatine... ve masumiyetine karar verilmiştir. | Open Subtitles | قضت هيئة المحلفين ببرائه وقد وجدنا بأنه بريء |
| Suçlu birine göre, bizi masumiyetine ikna etmek için çok arzulu. | Open Subtitles | بالنسبة لشخص مذنب، فهو يُحاولة بعزم أن يقنعنا ببراءته. |
| Babam, masumiyetine inanip inanmayacagini bilmeden öldü. | Open Subtitles | مات أبي دون معرفة ما إذا كنت سأؤمن يوماً ببراءته. |
| Gördüğünden ne anlam çıkardın bilmem ama bu çocuğun masumiyetine zarar vermeyeceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ما تحسب نفسكَ قد رأيتَ ولكنّي أعدكَ بحفظ براءة هذا الغلام |
| Ama bu jüri Louis Litt'in Harvey'in masumiyetine inandığını değil Travis Tanner'ı gördü. | Open Subtitles | لكن هيئةِ المحلفين تلك لَمْ يَرو لويس لييت بصدق على براءة هارفي بل رَأوا ترافس تانر |
| Şimdi olduğu gibi, senin masumiyetine sağlam şekilde inanıyor olmalı. | Open Subtitles | يجب ان يظل على ثقة كاملة ببراءتك كما هو الحال الآن |
| Sanırım bu yüzden, çocuksu cennete ve çocukların masumiyetine inanmıyorum. | Open Subtitles | وهذا ربما يكون سبب عدم إيماني ببراءة الطفولة. |
| Böyle bir geçmişinize rağmen müvekkilimin masumiyetine inandığınız için tanık sandalyesindesiniz. | Open Subtitles | ،على الرغم من ماضيك فإنك تقفين هنا اليوم ،للدفاع عن موكلي مؤمنة بأنه بريء من الجناية |
| Başkan Loewen'ın masumiyetine ve o davanın adaletle dalga geçmek olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقدُ أنَ العُمدة (لوين) بريء و أعتقدُ أنَ هذه المُحاكمة هيَ سُخريَة منَ العدالة |
| Yalnızca sizin sözünüzle Ip Man'in masumiyetine inanamam. | Open Subtitles | على كلٍ، لا أستطع قبول شهادتكِ بهذه السهولة وأصدق بأنّ (ييب مان) بريء |
| Yalnızca sizin sözünüzle Ip Man'in masumiyetine inanamam. | Open Subtitles | على كلٍ، لا أستطع قبول شهادتكِ بهذه السهولة وأصدق بأنّ (ييب مان) بريء |
| Babamın teorisine göre Palmer babamın masumiyetine inanan bir jüri üyesini Yargıç Barnes hakkında uyardı. | Open Subtitles | نظرية والدي تقول أن (بالمر) نبه (القاضي (بارنز إلى العضو الوحيد من هيئة المحلّفين الذي كان لا يزال يعتقد أن والدي بريء |
| Bu berbat bir şey. - Clarence nihayet masumiyetine kavuştu. | Open Subtitles | هذا عبثٌ، (كلارنس) أخيراً بريء! |
| Savunmanız onun varsayılan masumiyetine inanıyormuşsunuz gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو أن خطة دفاعك قائمة على الإيمان ببراءته |
| Tüm dünyaya, onun masumiyetine olan inancımı geri alınamaz bir biçimde göstermek istedim. | Open Subtitles | ... أود أن أعلن يقيني أمام العالم كله إيمانـي ببراءته |
| ..Elmer Gantry'nin masumiyetine inanıyorsanız... | Open Subtitles | إذا كنتم تؤمنون في براءة ايلمر جانتري |
| Arkanı dön Shannon, gözlerinin masumiyetine halel gelmesin. | Open Subtitles | إستديرى شانون واحمي براءة عيونك |
| İnsanları masumiyetine inandırmana yardım etmek için benden daha iyi birisi olamaz. | Open Subtitles | لا أحد بموضع أفضل يستطيع إقناع الناس ببراءتك. |