ويكيبيديا

    "merakı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • فضول
        
    • الفضول
        
    • فضوله
        
    • فضولها
        
    Açıkçası, insanları bu işe sokan şey, insanların merakı ve bilimsel keşif sürecinin bir parçası olma istekleri. TED لذا من الواضح أن ذلك يغذي فضول الناس ورغبتهم في أن يصبحوا جزءًا من عملية الاكتشاف العلمي.
    Neden? Sadece sağlıklı, cinsel bir merakı ifade ediyordum. Open Subtitles إنني لم أكن أفعل سوى التعبير عن فضول جنسى صحي
    ilk defa moda merakı kedileri öldürmedi. Open Subtitles حتي هذا اليوم, فضول الموضة لم يقتل القطط حتي الآن
    Ve ders verdiğim öğrencilere ve doktora sonrası araştırmacılara hep derim ki, kibirli olmayın, çünkü kibir merakı öldürür. TED ودائما ما أقول للطبية الذين أقوم بتدريسهم لا تكن متغطرساً ، فالتغطرس يقتل الفضول.
    Bu tür şeylere inanılmaz bir merakı vardı. TED لذلك كان لديه ذلك الفضول الكبير ، و أنا كطفل رأيته
    merakı tehlikeli ve doğal olmayan görüldü. Open Subtitles لقد تم تصنيف فضوله كنوع من الخطر و الشذوذ
    Ama bir senesinde, doğal merakı aşırı kafa yorma ile harmanlandı ve: Open Subtitles لكن في أحد الأعوام اجتمع فضولها الطبيعي مع تفكيرها الزائد وكان الناتج
    Senin için oldukça zorlu bir sınamaydı ve tahmin ediyorum ki, kasaba halkının merakı da sana yüklendi hep. Open Subtitles لقد مررت بمحنة عصيبة وأتصور أنّ فضول سكان البلدة هو عبئها الثقيل
    -Şimdi herkes... -Konuklarımızla ilgili herkesin merakı var. Open Subtitles الآن جميعكم لديكم فضول حول ضيوفنا
    Yapma ama gazetecilik merakı bir şeydir, ama bütün duvarlarına asmak başka bir şeydir. Open Subtitles بربك، الآن، فضول الصحافة شيء واحد... لكن ماكنة أوراق... مع جدران ذلك شيء آخر
    Onu görme merakı belki. Evet, bu uygun düşer. Open Subtitles فضول لرؤيتها ربما هذا يمكن تفهمه
    Costanzo'nun merakı daha baskın çıktı. Open Subtitles فضول كريستانسو حصل على أفضل منه.
    Hooke'un doymak bilmez merakı kesinlikle her şeyi kapsıyordu. Open Subtitles كان فضول هوك النهم يشمل كل شيء
    Ama daha da önemlisi, aşağılayıcı detaylar için merakı frenlemek--- Neredeydin? Onu nerede yaptın? TED ولكن الأهم هو الحد من الفضول نحو الألغام والتفاصيل البائسة أين كنت؟ أين فعلتها ؟
    Ama küçük entelektüel merakı tatmin etmekte de yanlış bir şey yok. Open Subtitles و مع ذلك لا عيب في إرضاء القليل من الفضول الذهني
    Bu garip açıklaması enerji Arousa bir istek iletişim bana vücudumu aracılığıyla merakı bir deneyim Bir öpücük ile duygulanımlar, Open Subtitles انا اتتوق الى الاتصال عبر جسدى الفضول الى تجربة الاحاسيس خلال قبلة
    Ve bunlar aynı zamanda merakı da ortaya koyuyorlar. TED وبعد ذلك أيضاً يعرضون الفضول.
    Bir gün, Pandora'nın merakı arttı, ve kutuyu açtı. TED لكن في يوم ما ، تمكن الفضول من باندورا ، ودفعها إلى فتح الصندوق .
    İkimizin de ormanlara merakı vardı ve ilk aydınlanma anım da gölümüzün kenarındaki tuvalette gerçekleşti. TED لدينا هو وأنا ذلك الفضول حول الغابات، وأول لحظات "الآها" بالنسبة إليّ كانت في المرحاض الخارجي بجانب بحيرتنا.
    merakı onu saf, hatta çekici kılıyordu. Open Subtitles فضوله جعله يبْدو ضعيف، وجذاب حتى
    merakı, sınırsızdı. ... Open Subtitles ‫كان فضوله بلا حدود

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد