|            Bu mesele tam olarak birbirlerine ne yaptıkları meselesi değil, izleyicilerin ekran karşısında ne düşündüğü meselesi.             | TED |             والموضوع لا يتعلق بماذا يفعل طرف ما للاخر فقط، بل إن ما يعتقده و يفكر به الجمهور هو ما يشكل جوهر هذا الموضوع.             | 
|            Doğru yanlış meselesi değil. Palmer'ı koruma gibi bir önceliğimiz olması.            | Open Subtitles |             انه ليس حول الصواب او الخطأ فى الحقيقه لدينا اولويه فى حمايه "بالمير"            | 
|            Hayır, bu prensip meselesi değil ama bu dilin bir kuralı.            | Open Subtitles |             هذه ليست قضية مبدأ، و لكنها متعلقة بالصحة اللغوية.            | 
|            Ne var biliyor musun sorun para meselesi değil, prensip meselesi.            | Open Subtitles |             اتعلمين ماذا هذا ليس بشأن النقود انة بشأن المبدأ            | 
|            Bert! Bert! Mesele mahkemelere bir şeyler ispatlama meselesi değil.            | Open Subtitles |             بيرت,بيرت ,انه ليس سؤال لتثبت اي شي لاي محكمه.            | 
|            Bu, 'bir kadehten bir şey olmaz' meselesi değil. Bir şey olmayabilir.            | Open Subtitles |             الامر لا يتعلق بكونه مشروبا غير ضار قد يكون كذلك            | 
|            Bu bir yetenek meselesi değil sırf bayan olduğum için kollanmak istemiyorum.            | Open Subtitles |             لا يتعلق الأمر بالمهارة فأنا لا أريدك أن تحميني لأني فتاة            | 
|            Dur bir dakika. Bu bir seks meselesi değil, değil mi?            | Open Subtitles |             إنتظري دقيقة هذا لا يتعلق بالجنس ، صحيح؟            | 
|            Bu geçmişi geri getirmeye çalışma meselesi değil.            | Open Subtitles |             أنظر, هذا ليس حول إعادة الماضي            | 
|            Borç meselesi değil.            | Open Subtitles |             هو ليس حول الدين.            | 
|            - Bu ihtiyaç meselesi değil.            | Open Subtitles |             ليس حول ما يحتاجه لوكاس.            | 
|            Ölüm kalım meselesi değil ki bu.            | Open Subtitles |             إنها ليست قضية حياة أو موت            | 
|            Yeterlilik meselesi değil deneyimle alakalı bir durum bu.            | Open Subtitles |             ليست قضية ثقة بل قضية خبرة            | 
|            Bu yalnızca zayıflık şişmanlık meselesi değil...            | Open Subtitles |             الأمر ليس بشأن أن تكون نحيل أو سمين ، انه فقط            | 
|            Kişisel onur meselesi değil.            | Open Subtitles |             هو ليس سؤال الشرف الشخصي.            | 
|            Bu bölüğün meselesi değil. Yapacaksak, kendimiz için yapacağız.            | Open Subtitles |             ليس الأمر متعلق بالمجموعة لو فعلنا ذلك، نحن فحسب            | 
|            Bu kimseyi sevme meselesi değil. Asıl konu yardım etme...            | Open Subtitles |             انها ليست مسألة حب بل هي مسألة مساعدة من..            | 
|            Umarım sizi şuna ikna etmişimdir; iyimserlik bir inanç veya iyimserlik meselesi değil, bir insanlık tarihi gerçeği, insanlık tarihinin en büyük gerçeği.             | TED |             حسنا، أمل أني أقنعتكم أن التقدم ليس مسألة إيمان أو تفاؤل، لكنها حقيقة التاريخ البشري، في الواقع أكبر حقيقة في التاريخ البشري.             | 
|            Bu bir tercih meselesi değil. Sadece bana güven.            | Open Subtitles |             . هذه ليسة مسألة إختيار فقط ثق بي            | 
|            Van Zant için bu bir para meselesi değil, şan meselesi.            | Open Subtitles |             انها ليست حول المال لفان زنط. ولكن عن سمعته.            | 
|            - Özellikle Marge meselesi değil mi?            | Open Subtitles |             -مارج هي المشكلة الأساسية            |