| 465 metrekare arazi. | Open Subtitles | خمسة آلاف قدم مربّع على هكتارين مِنْ الأرضِ. |
| Domates verimini metrekare başına ikiye katlarız. | Open Subtitles | لنضاعف محصولنا من الطماطم لكل قدم مربّع. |
| Avrupa iklimlerinde, enerji üretilen bitkiler metrekare başına yarım vat enerji veriyor. | TED | محاصيل الطاقة تعطي نصف واط لكل متر مربع في مناخ أوروبا |
| Mağaranın tavanında, metrekare başına düşen birkaç yüz larva bir boncuk dizisinden ötekine, lif üretmek için harıl harıl çalışırlar. | Open Subtitles | قد يكون هناك عدّة مئات من اليرقات في متر مربّع واحد لسقف الكهف. ويعملون جميعاً بكدّ منتجين خيطاً تلو الآخر. |
| Tamam, bu küçük bir mutfak, yaklaşık 5 metrekare. | TED | حسناً، أنه مطبخ صغير. حوالي خمسة أمتار مربعة. |
| Ama oturduğum dairenin mutfağı 7 metrekare filan. | Open Subtitles | ولكن لدي شقة بها مطبخ مساحته 7 أقدام مكعبة |
| Mahzene hoş geldiniz, Londra'daki en güvenli 200 metrekare. | Open Subtitles | فأهلا بك في الخزنة التي مساحتها 200 قدم مربع أكثر الأماكن أمنا في لندن |
| Şu balkona yirmi metrekare bi seramik lazım oldu. Üç kuruş indirim yaptıramadım. | Open Subtitles | وعندما لزم هذه الشرفة عشرين متراً مربعاً من السيراميك لم أستطع أن أجعلهم يقومون بتخفيض ثلاثة قروش |
| metrekare başına 54 kiloluk bir ağırlığın beş katını kaldırdın. | Open Subtitles | كنت دعامة منزل يزن 120 رطل لكل قدم مربع مضروبا في 5 طوابق |
| Ve şimdi 100.000 metrekare ekleyeceğiz. | TED | والآن ونحن في طريقنا لإضافة 1.1 مليون قدم مربع. |
| metrekare başına 1,25 vat tüketiyoruz. | TED | حسناً، نحن نستهلك 1.25 واط للمتر المربع |
| Ama söylediğim gibi en az 2000 metrekare'ye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أجل، أنا الآن في المكان الصحيح، ولكن مثلما أخبرتكم يا رفاق، سأحتاج على الأقل إلى 20 ألف قدم مربع |
| - 1850 metrekare | Open Subtitles | ثلاثة آلاف قدم مربّع. |
| Hey, Lila, dairem 180 metrekare civarı. Şöyle sil baştan elden geçirilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | (ليلى)، لديّ 200 ألف قدم مربّع تحتاج لتغيير شامل |
| Bu Catalina II. 400 metrekare, kocaman bir yaşam alanına sahip. | Open Subtitles | إذن هذه (كاتالينا 2). إنّه مجال حيويّ مُذهل يصل إلى 4300 قدم مربّع. |
| Yaklaşık 3000 metrekare. Tam olarak 2800. | Open Subtitles | على مدى حوالي 3000 متر مربع أو 2800 متر لكي أكون أكثر دقة |
| Eğitimdeki bu genç kâşifler, sadece bir metrekare içinde pek çok canlıya rastlayabilirler. | Open Subtitles | في متر مربع واحد فقط، يستطيعُ الكشّافة الصّغار في رحلة ميدانية العثورَعلىزخممنألوانالحياة. |
| Hepsini yazdım: 390 metrekare, dört katlı. Mükemmel. | Open Subtitles | كتبت كل شئ 390 متر مربع وأربعة طوابق, أنة مثالي |
| Belediyenin kayıtlarına göre bine 1800 metrekare. | Open Subtitles | تشير السجلاّت العامّة أنّ البناية تقع على 1,800 متر مربّع |
| 400 metrekare yer için kirayı nasıl öderim? | Open Subtitles | كيفَ يمكنني دفعُ الإيجار للـ400 متر مربّع هذه؟ |
| Boyut olarak.. ....metrekare olarak.. ....tamamlanış süresi olarak.. | Open Subtitles | بحجمها، صورة مربعة أم بالوقت الذي تستغرقه في القيام بها |
| Alanın geişliği 558 metrekare. | Open Subtitles | هنالك ما قدره 6 ألاف أقدام مربعة من المساحة لنخليها، |
| Üç katlı, her katta dört oda. Taş çatlasın 13.000 metrekare. | Open Subtitles | ثلاث طوابق، وأربع شقق في كلّ طابق، مساحته 1200 متر مربع كأقصى حد. |
| Evim 2 metrekare çünkü New York çok pahalı bundan fazlasına param yetmez. | Open Subtitles | لدي شقة مساحتها 200 قدم لأن نيويورك هي مكلفة جدا, لا أستطيع تحمل أي شيء أكثر من ذلك. ليس لدي حتى غرفة منفصلة للحمام. |
| 79 metrekare dairemizin hızla batılılaşmasını... | Open Subtitles | الفرش من غرفة النوم إلى الممر لقد فاتتها غربنة شقتنا ذات الـ79 متراً مربعاً |
| metrekare başına 54 kiloluk bir ağırlığın beş katını kaldırdın. | Open Subtitles | كنت دعامة منزل يزن 120 رطل لكل قدم مربع مضروبا في 5 طوابق لي سيئا |
| Oturma odası Catalina'nın 372 metrekare yaşam alanının en büyük özelliğidir. | Open Subtitles | الآن، غُرفة الجلوس هي مركز (كاتالينا) ذات الأربعة آلاف قدم مُربّع. |
| Ve eğer biz alışılagelmiş şeyi yapsaydık, bu 100.000 metrekare -bunlar farklı program elemanları- alışıldık şey buradaki kamusal elemanları tanımlayıp, araziye oturtmak olurdu, ve gerçekten berbat bir durum oluşurdu: taşan bir küvetin ortasında kamusal bir şey. | TED | وإذا فعلنا الشيء التقليدى , أن 1.1 مليون قدم مربع هذه برامج مختلفة، الشيء التقليدى ان يكون محددا العناصر العامة , ووضعها على مواقع الكترونية والآن نحن فى وضع رهيب حقا الأشياء العامة في وسط حوض الاستحمام تلك الفيضانات |
| Güneş panelleri, bir çatıya koyduğunuzda, İngiltere'de metrekare başına yaklaşık 20 vat verir. | TED | الألواح الشمسية، حين تضعها على السقف تعطي حوالي 20 واط للمتر المربع في إنجلترا |
| 19 West 57 adresinde, 3251 metrekare alan. | Open Subtitles | خمسة و ثلاثون ألف قدم مربع في 19 غرب الـ 57 |