| Bu mutlulukla duruşma gününe kadar yaşarsın. | Open Subtitles | لتأخذ حذرك كما قلت؟ عيش بسعادة حتى يوم المحاكمة |
| Randall ve Jeannie'nin birleşmesinden dolayı kalbimiz mutlulukla dolu. | Open Subtitles | قلوبنا مليئة بسعادة جمّة لإجتماع راندال و جينى |
| Kapanışta, başladığım yerde bitirmek istiyorum, mutlulukla. | TED | و في الختام، اريد ان انتهي من حيث بدأت، بالسعادة |
| Ailem olamaz demiştim. Bu kadar mutlulukla. | Open Subtitles | لقد قلت هذه ليست عائلتي هذه سعادة كثيرة جداً |
| Anne ördek büyük bir mutlulukla yumurtaların tek tek çatlamasını izlemiş. | TED | كانت تغمرها السعادة وهي تشاهد كل بيضة تفقس واحدة بعد الأخرى. |
| Efendim, ilk maç bu, midem mutlulukla full dolu zaten. | Open Subtitles | سيدى , هذه اول مبارة لى معدتى بالفعل ممتلئه بالسعاده |
| NZT'nin etkisi geçiyor ve tavsiyeye ihtiyacın var. Ben de mutlulukla veririm. | Open Subtitles | ،تأثير قرصك يزول، وتحتاج نصحًا ويسعدني أن أمدَّك به |
| Ve biz bunu özgür seçimlerle kişisel hakların, mutlulukla kişisel tatminlerin olduğu bir modele çevirdik. | TED | وقد بدلنا هذا النموذج لنموذج الاختيار الحر وحقوق الفرد، والشعور بالرضا والسعادة. |
| Her zaman istediğim, sen, Yong-ee ve ben, üçümüzün sadece mutlulukla yaşamasıydı, son nefesime kadar. | Open Subtitles | أردتُ دائماً: أنت، يونغ، وأنا ان نعَيْش بسعادة فقط نحن الثلاثة |
| Kız olursa ona mutlulukla bağlanırsın ve her şey eskisi gibi olur. | Open Subtitles | إذا كانت فتاةً، يمكنكِ الزواج منهُ بسعادة وكل شئ سيكون كما كان من قبل |
| Sen ve Johannes'in fotoğrafına bak. mutlulukla gülümsüyorsun. | Open Subtitles | انظري لصورتك ويوهانيز انك تبتسمين بسعادة |
| Ayrıca buraya sahip olmaktan hala çok memnunum çünkü seni mutlulukla buradan çıkartabiliyorum. | Open Subtitles | وأنا مسرور أنني لا أزال أملك هذا المكان لأنه يمكنني بسعادة أن أطلب منكِ المغادرة |
| Kendi başlangıcımla ilgili küçük bir hikaye anlatmak istiyorum çünkü mutlulukla ve Agnes' le çok ilgisi var. | TED | كما اريد ان اقص هذه القصة القصيرة عن بداياتي لانها كانت مرتبطة بالسعادة و اقنس. |
| Uzaktan bakarsan mutlulukla dolu olduğunu görürsün. | Open Subtitles | إذا نظرت اليه من بعيد تجده مليء بالسعادة |
| Evliliklerin yarısı boşanma ile sonlanıyor ama kendi dondurmanı yap barlarının hepsi mutlulukla. | Open Subtitles | لكن مائة بالمائة من إصنع مثلجاتك تنتهي بالسعادة |
| Büyük beyaz duvarlar büyük trajik bir mutlulukla doldu. | Open Subtitles | الحيطان البيضاء مفيضة في سعادة مأساوية كبيرة ثلاث مرات. دم المطارات |
| Ben gidip bir şeyler yiyeceğim ve siz ikiniz birbirinizi mutlulukla boğazlayabilirsiniz. | Open Subtitles | هلا أجلنا هذا الامر , رجاءاً؟ سأذهب لايجاد شئ لتناوله و أنتما يمكنكما خنق بعضكما بكل سعادة |
| Birini çok sevdiğinde kalbinin o saf mutlulukla göğsünde adeta patlar gibi olduğu duygusuna aşinasın yani. | Open Subtitles | أتعلم إنها كحب شخص بشكل كبير لدرجة تشعرك أن قلبك سيفجر من صدرك سعادة نقية |
| mutlulukla ve insanların başarıları ile hayat standartlarındaki iyileşmeleri ölçmek için kullanılan diğer ölçülerle ilgili epey bir çalışma yapılıyor. | TED | يوجد الكثير من العمل بخصوص السعادة وغيرها من المقاييس المستخدمة لقياس مدى نجاح الأشخاص والتحسينات على مستوى المعيشة. |
| "Doğum gününde yalnız kalmaman ve mutlulukla dolman için dua edeceğim. " Geum Jan Di | Open Subtitles | ارجو ان يوم ميلادك هذا لا يكون حزينا بل مليء بالسعاده |
| Büyük bir mutlulukla, bu yılın saygın GE itaatkarlık ödülünü kazananı açıklamak istiyorum. | Open Subtitles | يشرفني ويسعدني أن أعلن عن أن الفائز... بجائزة المتابعة الفاخرة... لهذا العام... |
| Bir masal gibi, acıyla dolu... ve bir masal gibi, harikalar ve mutlulukla dolu. | Open Subtitles | مثل قصص الخرافة هناك احزان ومثل الخرافة فهي مليئة بالإعجوبة والسعادة |
| Resmi bir kimliğin olmadığı için geri kalan hayatında mutlulukla seni alıkoyarım. | Open Subtitles | وبما أنكِ لا تحملين هوية قانونية، فسأكون سعيدة بإحتجازكِ لبقية حياتكِ. |
| Üzüntü mutlulukla sona erer, ıslanmak boşuboşuna birşey değildir. | Open Subtitles | الحزن ينتهي في الفرح ، والاستحمام ليست عبثا |
| Biz konuşurken, polis tarafından sorgulanmak için arandıklarını mutlulukla bildiririm. | Open Subtitles | يسرني أن أعلن أننا قيد البحث عنهم لاستجوابهم |
| Bu müstakbel evliliği huzur ve mutlulukla kutsa Tanrım. | Open Subtitles | بارك هذا الزواج المُقبل, يا رب, بسلام وسعادة. |