| Narkotikteki hainlerden birisi mafyayla konuşmuş olmalı. | Open Subtitles | لابد أن أحد رفاقه في مكافحة المخدرات قد وشى به لدى العصابات |
| Narkotikteki adam aradi yine. Görüsmek istemiyor musun? | Open Subtitles | عميل مكافحة المخدرات اتصل مرة أخرى، ألا تريد أن تكلمه؟ |
| Narkotikteki günlerimde muhbirimdi. | Open Subtitles | أنه مخبر سرى لى من أيام قسم مكافحة المخدرات |
| Narkotikteki arkadaşlarımla konuştum. | Open Subtitles | إذن تحدّثتُ لرفاقي بقسم مُكافحة المُخدّرات. |
| Narkotikteki yeni patronumuzu duydun mu? | Open Subtitles | ألم تسمعي أن لدينا مدير جديد في وحدة مكافحة المخدرات ؟ |
| Demem o ki, Long, Mitch'in Narkotikteki iş arkadaşlarıyla kendi şubelerinde soruşturmaları gereken bir davanın sanığı değil mi? | Open Subtitles | أني, أليس لونغ شأنا جاريا للـ مكافحة المخدرات والذي يجب على ميتش أن يعمل عليه مع قومه |
| Senin Narkotikteki dostlarından bazılarından onu bulmam için bilgi alabileceğini umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل أن تستخدم معارفك في مكتب مكافحة المخدرات لمساعدتي في إيجاده |
| Narkotikteki bazı dostlarınla konuşup onu bulmama yardım edebilir misin? | Open Subtitles | كنت آمل أن تستخدم بعض معارفك في إدارة مكافحة المخدرات لمساعدتي على إيجاده |
| Narkotikteki arkadaşlarını aramak da yok? | Open Subtitles | و لا إتصال بأصدقائك في مكافحة المخدرات |
| Narkotikteki adamımız kasadaki efedrinin 100 milyon değerinde olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | رجال مكافحة المخدرات يقولون أنّ الـ"إيفيدرين" في الصندوق لديه قيمة 100 مليون دولار في الشارع. |
| Narkotikteki arkadaşların bulduğu iki düzine tişört hariç, Miles sayesinde. | Open Subtitles | التي عثرت عليها إدارة مكافحة المخدرات في " تورنتو" والفضل يعود لـ (مايلز) |
| Narkotikteki arkadaşlarımı arayacağım. | Open Subtitles | سأتصل بأصدقائي في مكافحة المحدرات |