| Fakat patron bana bir şişe meskal verecek kadar nazikti. | Open Subtitles | " لكن السيد الكبير كان لطيفاً ليعطني زجاجة " ميسكال |
| Malı olduğu zaman olmayanlarla paylaşırdı. Çok nazikti. | Open Subtitles | حينما يحصل على أيّ مخدرات، كان يشاركها مع الغير، كان لطيفاً جداً |
| O bana eşlik edecek kadar nazikti ve... sen de beni bu konuda sorgulamasan iyi olur diye düşünüyorum. | Open Subtitles | ؟ كان لطيفا بما فيه الكفاية ليرافقني في الحقيقة لا أعتقد أنك يجب أن تستجوبني |
| Yanlızdım ve sen beni umursuyor gibi görünmüyordun... ve Stephen çok... sevimli ve nazikti. | Open Subtitles | كنتدائماوحيدةولم تكن تهتمبامري. وكان ستفين لطيفا دائما.. ورائع. |
| Abim güçlüydü... nazikti.... ve ben onu içtenlikle severdim. | Open Subtitles | أخي كان قوياً ، رقيقاً وأحببته كثيراً |
| Ölürken bile bana karşı nazikti. | Open Subtitles | كانت ودودة معي حتى اقتراب نهايتها |
| Bana karşı hep çok nazikti tıpkı bir babanın olmasını umacağım gibi. | Open Subtitles | لقد كان دومًا لطيفًا معي، كما كنت آمل أن يكون والديّ |
| Hayır, aslında çok nazikti. Tam bir profesyonel. | Open Subtitles | كلا، لقد كان لطيفاً جداً معي انّه فقط يتصرّف باحترافية |
| Herkese karşı gayet nazikti ama bir o kadar da asosyaldi. | Open Subtitles | كان لطيفاً مع الجميع، لكنّه لم يكن اجتماعياً. |
| Müdür yardımcısı bize bunu gönderecek kadar nazikti. | Open Subtitles | لقد كان المدير لطيفاً بما يكفي ليرسل هذا |
| Bana karşı çok nazikti. Babam olabileceğini düşünürdüm. | Open Subtitles | كان لطيفاً جداً معي لقد اعتقدت انه ربما يكون والدي |
| Kimlik taşıyacak kadar nazikti ama araştırmayı yapınca, Interpol geri döndü. | Open Subtitles | كان لطيفاً نوعاً ما ان يحمل بطاقة الهوية. ولكن عندما جريت عليه جاء الانتربول وضرب طوق أمني |
| - Tanışmamama imkan yok ki. - Louisville'de bana karşı son derece nazikti. | Open Subtitles | ـ لا يمكن تجنبه "ـ كان لطيفاً معي للغاية في سباق "لويسفيل |
| Yıllarca karanlıkta yaşamaktan umudumu yitirmiştim bir adam geldi ve bana karşı nazikti. | Open Subtitles | كنتُ محطّما، عشتُ في الظلامِ لـ سنين. بعدها دخل رجل، و كان لطيفا معي. |
| Babam 16'ıncı doğum günümde bana karşı gerçekten çok nazikti, örneğin. | TED | والدي كان لطيفا معي حقاً في عيد ميلادي 16، على سبيل المثال . |
| Silah kiraladığımda, tezgâhın arkasındaki beyefendi tamamen sevimli ve nazikti, ta ki ona New York şehrinin sürücü belgesini gösterinceye dek. | TED | عندما قمت باستئاجر سلاح، كان الرجل الموجود خلف المنضدة لطيفا وكريما للغاية، إلى أن أريته رخصة القيادة المستخرجة من نيويورك. |
| Önce bana karşı nazikti ama sonra grup çıktığında, tek kelime bile konuşmadı. | Open Subtitles | في الأول كانت لطيفة معي لكن عندما أتت الفرقة لم تدعني أقول كلمة |
| Hayır, herkese karşı çok nazikti. Bana da çok nazik davranırdı. | Open Subtitles | لا, لقد كانت عطوفة على الجميع, وكانت عطوفة جدا ناحيتى |
| Peder Vincent, çok nazikti, ...kibardı jest olsun diye bir şey söyledi, ...ben de karşılık verdim. | Open Subtitles | الاب فنست كان عطوفا مؤدب جدا قال شيء ما من باب الدعابة |
| Oysa Frank'a Mouse'u halletmesini söylediğimde çok daha nazikti.. | Open Subtitles | فرانك كَانَ مؤدّبَ أكثر بكثيرَ عندما طلبت منه ذلك لماوس |
| Çevresindekilere karşı nazikti, hareketleri zarifti ve asla ne düşündüğünün diğerlerince anlaşılmasına izin vermezdi. | Open Subtitles | كانت مهذبة مع كل من حولها تحركت برشاقة وتمهل وكانت حذرة جدًا بألا تترك الآخرين يعرفون بما تفكر به |
| Tam olarak bu sözcükleri kullandığını söyleyemem. Bana karşı ise çok çok nazikti. | Open Subtitles | لا أظن أنه استخدم هذه الكلمات حرفياً لكنه كان مراعياً لي |
| Gangster olduğunu söylüyorlardı ama bana karşı çok nazikti. | Open Subtitles | وقال انه كان احد افراد عصابه لكنه كان طيب جدا لي |
| Olmamalıydı ama... Herkese karşı nazikti. | Open Subtitles | لم يكن لزاماً عليها أن تكون ولكنها كانت لطيفةً مع الجميع |