| Çünkü hala şamanların, ormanın ruhuna şarkılar söylediği, nehirlerin kaynadığı ve efsanelerin gerçek olduğu bir dünyada yaşıyoruz. | TED | لأننا نعيشُ في عالمٍ حيث ما زال الشامان ينشدون لأرواح الأدغال، حيثما تغلي الأنهار. حيث الأساطير تخرج للحياة. |
| nehirlerin, denize materyalleri iterken oluşturdukları güzel biçimleri görebiliyoruz, fakat bu biçimler sabit değil. | TED | يمكننا رؤية الأنماط الجميلة التي تشكّلها الأنهار وهي تدفعُ المواد نحو البحر، ولكن هذه الأنماط ليست ثابتة. |
| Yani, dans eden vücudunuzla yılanı çağrıştırmak o zamanlar yeryüzünü kesen nehirlerin görüntüsünü yansıtıyordu; suyun akışını canlandırmak için. | TED | لذلك تمثيل حركة الأفعى عبر جسدك الراقص هو إستحضار صورة الأنهار المتدفقة عبر الأرض و إلهام طاقة المياه الواهبة للحياة |
| Buranın kuzeyinde, ikiz nehirlerin birleştiği verimli bir vadide. | Open Subtitles | شمالاً من هنا. في الوادي الخصيب عند ملتقى النهرين. |
| Avrupadaki önemli nehirlerin adını sayabilirim... ama bana bu bölgedeki tek bir derenin bile adını sorma! | Open Subtitles | أستطيع أن أذكر أسماء أهم أنهار في أوروبـا فقط لاتسأليني عن اسم جدول في هذه البلد |
| Bugün bile, insanoğlunun büyük çoğunluğu sahil şeritlerinde ya da nehirlerin, göllerin kıyılarında yaşıyor. | Open Subtitles | حتى يومنا هذا أكثر التجمعات البشرية تتواجد على السهول الساحلية أو على ضفاف الأنهر والبحيرات |
| Bu nehir, günümüzde nehirlerin taşıdıkları her şeyi taşıyan bir nehir: kimyasal kirleticiler, pestisit akıntıları. | TED | إنه النهر الذي يحمل معه .. كل تلك الاشياء التي يحملها الأنهار هذه الأيام ملوثات كيميائية ومخلفات المبيدات |
| Billur gibi gökyüzünün altında Arthur, Odile ve Franz fütursuz nehirlerin üzerindeki köprüleri geçtiler. | Open Subtitles | تحت السماء الساطعة آرثر و فرانز وأوديل عبروا الجسور فوق الأنهار الهادئة |
| Yumurtlamak icin nehirlerin icine dogru yüzmek zorundalar ama bu nehrin seviyesi hala cok düsük. | Open Subtitles | عليها أن تسبح عكس تيار الأنهار لتبيض، لكن مستوى المياه في الأنهار ما زال منخفضاً، |
| O zaman nehirlerin akmasına... ağaçların altının gölge olmasına da şaşıralım. | Open Subtitles | هل سيصمنا بعد ذلك جريان الأنهار أو ظل الأشجار؟ |
| nehirlerin aşındırdığı "V" şeklinde sarp vadilerdi. | Open Subtitles | فقد تم نحت المنطقة الحادة على شكل الرقم سبعة بواسطة الأنهار |
| Yılın sadece çok az bir zamanında Atlantik'teki olağandışı büyüklükteki gel-gitler yerel nehirlerin ağzına doğru tüneller açarlar. | Open Subtitles | ،في يومين فقط من كل عام يصب مد هائل فريد نابع من المحيط الأطلسي في ثغور الأنهار المحلية |
| Bizler genelde nehirlerin denizlere döküldüğünü düşünürüz ancak buradaki gel-git akımı ters bir akıntıya yol açıyor. | Open Subtitles | نحن نعرف أن الأنهار ،تصب بالبحر لكن قوة وإندفاع المد هنا يعكس جميع الموازيين |
| Çin'in cam damarı olan bu bölge, son 50 yılda, ağaçların yok edilmesi nehirlerin kuruması ve çölleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. | Open Subtitles | في السنوات الـ50 الأخيرة، وسط الصين أخضع إلى التصحر تجفيف الأنهار وإزالة الأشجار، |
| Bu medeniyeti şekillendiren bu bereketli nehirlerdi ama Çinliler bu nehirlerin bir ejderha tarafından oluşturulup kontrol edildiğine inanırlardı. | Open Subtitles | الأنهار الخصبة لربما شكّلت هذه الحضارة، لكن الصينيين إعتقدوا الأنهار شكلت وتحت سيطرة التنين. |
| Tüm çocukların, nehirlerin kesiştiği yerin etrafındaki 8 kilometrelik alan içinde kaybolduğu bildirildi. | Open Subtitles | كل الأطفال قد تم الإبلاغ عن إختفائهم على نطاق خمسة أميال... من نقطة تقاطع النهرين. |
| - Çocukları nehirlerin kesişiminde boğuyor. | Open Subtitles | إذاً فهي تقوم بإغراقهم في موضع تقاطع النهرين... -في نقطة الإلتقاء. |
| Avrupadaki önemli nehirlerin adını sayabilirim... ama bana bu bölgedeki tek bir derenin bile adını sorma! | Open Subtitles | أستطيع أن أذكر أسماء أهم أنهار في أوروبـا فقط لاتسأليني عن اسم جدول في هذه البلد |
| Kalahari, susuz toprağın çoktan kuruttuğu... nehirlerin izleriyle dolu. | Open Subtitles | لدى "كالاهاري" ندوب شكلتها أنهار ظلت تجري جافة منذ زمن بعيد أصبح الماء مَطْلَبَ الأرض العطشى |
| Fakat yüzeyi hâlâ, nehirlerin ve sel yataklarının olduğu zamanı hatırlatıp kızıl gezegendeki suyun çoğunun uzaya kaçmadan önceki, uzun okyanuslu dönemin izlerini taşır. | Open Subtitles | لكن ملامح السطح لا زالت تستذكر زمناً عندما كانت أنهار و سهول مغمورة دليل على فترة محيطية طويلة قبل أن يفقد الكوكب الأحمر |
| Başka bir melek gelecek kasesini nehirlerin üstüne boşaltacak ve nehirler kana dönüşecek. | Open Subtitles | يأتي الملاك الثاني فيسكب آنيته في الأنهر فتصبح كالدماء |