| Dün gece o uzun saçlı aptalların bu ülkeyi rezil etmesini seyretmek iğrençti. | Open Subtitles | ليلة البارحة كانت مقززة، نرى أصحاب الشعر الطويل المغفلين يلحقون العار بهذا البلد. |
| o uzun elbiseni giyer, saçlarını toplardın. | Open Subtitles | كنتِ ترتدين لك الفستان الطويل وتسرحين شعرك |
| Yapmamız gereken o uzun herifi engellemek ve orada neler olduğunu bulmak. | Open Subtitles | كل ماعلينا فعله أن نعيق الرجل الطويل و نعرف منه و سنكتشف مالذي بحدث هناك |
| o uzun, bronz bacaklara bakardım. O zaman avukatlığa karar verdim. | Open Subtitles | نظرت لتلك السيقان الطويلة المصقولة وعرفت أن على أن كون محاميا |
| Tüm o uzun günler ve geceler yolda avlanırken geçen zamanda? | Open Subtitles | كل تلك الأيام الطويلة والليالي الأطول في الخارج على الطرقات، تصطادون؟ |
| Beni o uzun kollarına çekti, iyi geceler dileyerek sarıldı ve ertesi sabah onu uyandırmadan San Francisco'ya geri döndüm. | TED | شدني إلى قامته الطويلة وحضنني وغادرت في الصباح التالي دون أن أيقظه لأعود إلى سان فرانسيسكو |
| Seni o uzun, komik pelerinli adamla birlikte gördüm. | Open Subtitles | رأيتك تقف بجانب ذلك الرجل الطويل ذو الرأس المضحك |
| Amerikan erkekliğinin o uzun gri yolunda yerini alacaksın. | Open Subtitles | ستتخذ مكان في ذلك الصف الطويل الرمادي في الرجولة الأمريكية |
| Kont Drakula... o uzun uzun konuşmayı şimdi yapmak isterdim | Open Subtitles | كونت دراكولا اتمنى انا نتناول حديثنا الطويل فى الحال |
| - ...o uzun çöl gibi ovayı geçtik Kütülen Mağara'ya vardık. | Open Subtitles | وعبرنا ذلك السهل الطويل الذي يشبه الصحراء ووصلنا إلى كوتولينمار |
| Ya da o uzun gece boyunca aramızda yaşananlar mı? | Open Subtitles | أو ما استجدّ في علاقتنا عبر الليل الطويل |
| Neden Otis ve o uzun çok mu iyiler, Frank? | Open Subtitles | أتقصد أوتيس وذلك الأخرق الطويل الهزيل فرانك؟ |
| o uzun saçlı boşboğaz sözünü tutsaydı... işimizi huzurla yapıyor olacaktık. | Open Subtitles | لكن لو تأخر قدوم ذي الشعر الطويل لكنا نعمل في هدوء تام |
| Eğer emrinizde kalmalarını istiyorsanız onlara ellerini o uzun bıçaklardan çekmelerini söylersen iyi olur. | Open Subtitles | اذا اردت ان يبقوا في خدمتك اخبرهم ان يبقوا اياديهم بعيدا عن هذه السكاكين الطويلة |
| Sana oradan yazdığım o uzun mektuplar var ya? | Open Subtitles | هل تعرفين الخطابات الطويلة التي كتبتها لك |
| Kendimi hiç o uzun, boş, özel dersleri verirken düşünemedim. | Open Subtitles | لم أتخيل نفسي أعطي تلك المحاضرات الطويلة المتعمقة الباطنية |
| o uzun yürüyüşler, ve kuyumcudaki o uyduruk işi. | Open Subtitles | تلك المشيات الطويلة وتلك الوظيفة المثيرة للشفقة في بينسون للمجوهرات |
| Dedenin Kore'de olduğu bütün o uzun gecelerde. | Open Subtitles | كل تلك الليالي الطويلة عندماكانجدكفيكوريا. |
| Tam bilemiyorum ama o uzun bluzların altında güzel bir poposu var bence. | Open Subtitles | لكن أعتقد أن لديها مؤخرة جميلة جداً تحت هذه السترات الطويلة |
| o uzun yolculuklarda ikimizin arasında uyuyuşunu seyretmek en sevdiğim şeylerden biriydi. | Open Subtitles | ومشاهدتك تنامي بيننا في الرحلات الطويلة كانت واحده من المفضلات لدي |