| Fark etmiş miydi? Bir gün, kitap okuyordu. Üzerinde kolsuz elbise vardı... | Open Subtitles | في يوم ما, كانت تقرأ كتاباً, مرتدية قميصاً بلا أكمام, وفجأة أنا.. |
| - Hadi ama. Tanrı'm, Tommy. MasterCard'ının son üç hanesini okuyordu. | Open Subtitles | سحقا تومي لقد كانت تقرأ أخر ثلاث أرقام من بطاقتها المصرفية |
| Uyuyordu ama annesi oradaydı, yatağın kenarında el feneriyle kitap okuyordu. | TED | وكان نائمًا حينها، ولكن وجدت والدته كانت تقرأ مستخدمة المصباح اليدوي بجانب سريره. |
| Kız ergenliğinin son yıllarındaydı, ...ve civardaki okullardan birinde İngilizce okuyordu. | Open Subtitles | كانت فى أواخر مراهقتها وكانت تدرس اللغة الإنجليزية فى مدرسة مجاورة |
| O Fen okuyordu, ben İngiliz Edebiyatı. | Open Subtitles | ،لقد كان يدرس العلوم وأنا كنت أدرس الأدب الانجليزي |
| Ve Einstein'ın yakınlarda yayınlanmış genel izafiyet teorisini okuyordu, ve bu teoriden etkilenmişti. | TED | و لقد كان يقرأ آخر منشورات أينشتاين النظرية العامة للنسبية، و قد كان جد مثار بهذه النظرية. |
| Bekleme odasında oturup çocuk dergisi okuyordu. | Open Subtitles | كان يجلس في غرفة الإنتظار ويقرأ عناوين المجلات |
| O koşullarda yetişmiş bir kız Rilke okuyordu şairleri okuyordu, çok çaba gösteriyordu. | Open Subtitles | الحقيقة أن، فتاة كـ مارلين، كانت تقرأ لــ ريلكي كانت تقرأ الشعر و كانت تبذل ذلك الجهد |
| Dr. Gramn, sizce neden size bu mesajı okuyordu? | Open Subtitles | لماذا تعتقد أنها تقرأ لك هذه الرسالة دكتور غرام؟ |
| HJ'nin teknolojisinden gelen titreşimleri okuyordu. | Open Subtitles | كانت تقرأ الاهتزازات من تكنولوجيا جونسون |
| Oraya vardığımda senaryo okuyordu. Üzgün görünüyordu. | Open Subtitles | عندما وصلتُ إلى هناك، كانت تقرأ سيناريو، وبدت منزعجة |
| Bence Daphne burada bir şeyler okuyordu, hırsız içeri girdi, | Open Subtitles | دافني كانت تقرأ هنا وأحدهم قدم لسرقة المكان |
| Sergi odasında, Han soyu hakkındaki yazıyı okuyordu. | Open Subtitles | كانت في غرفة المعرض، تقرأ عن سلالة الهان |
| Geçen hafta galerisine gittim ve senin kitabını okuyordu. | Open Subtitles | الأسبوع الفائت مررتُ بالمعرض وكانت تقرأ كتابكِ. |
| Annen arka kapıdan girdiğimizde oturma odasında kitap okuyordu. | Open Subtitles | أمك كانت تقرأ كتاب بغرفة المعيشة عندما دخلنا من الباب الخلفي |
| O zamanlar Gita Delhi'de fakültede okuyordu. | Open Subtitles | جيتا كانت تدرس بالكلية فى دلهى ذلك الوقت |
| Klaus lisesinde okuyordu. Arkadaşları Rudi ve Günther'di. | Open Subtitles | كانت تدرس بمدرسة كلاوس الثقافية وكان صديقاها ردى وكلاريش |
| Yaz başka yere gittim ve döndüğümde onu görmek istemedim ve o da o yıl yurt dışında okuyordu zaten. | Open Subtitles | سافرت ذلك الصيف, و عندما عدت لم أرد رؤيته, و هو كان يدرس بالخارج تلك السنة, لذا... |
| Diş hekimliği okuyordu, yetenekli, gelecek vaad ediyordu. | TED | كان يدرس طب الأسنان، موهوب، وواعد ... |
| Dediğiniz gibi gazete okuyordu ve gidip şeker alabilir mityim diye sordum. | Open Subtitles | تماماً كما قلتِ، كان يقرأ صحيفته وطلبتُ منه السكر |
| Alfabeyi geriye doğru ezbere okuyordu. | Open Subtitles | الآن، لقد كان يقرأ الحروف الأبجدية بشكل معكوس |
| Şiir yazıyor, kitap okuyordu. | TED | كان يكتبُ الشعرَ ويقرأ الكتبَ، |
| Dalton bu yüzden tüm günlükleri okuyordu. | Open Subtitles | لِهذا دالتن كَانَ يَقْرأُ كُلّ تلك المجلاتِ. |