| Bizim içimizden birisi hile yapıyorsa, bizde onu görüyorsak, grup olarak bu şekilde davranmanın daha uygun olduğunu hissediyoruz. | TED | إن كان شخص ما من مجموعتنا يغش ونحن نراه يغش، نحس أنه أكثر صحةً، كمجموعة، أن نتصرف بهذه الطريقة. |
| Ayrımcılık karşıtı hukuk araştırmacısı olarak, bir feminist olarak, ırkçılık karşıtı olarak bu dava karşısında hayrete düşmüştüm. | TED | والآن، بصفتي طالبة في قانون مُكافحة التمييز، وكمدافعة عن حقوق المرأة، ومناهضة للعنصرية، فقد كنت مُندهشة بهذه القضية. |
| Günümüzün yerbilimcileri olarak bu sıra dağ üzerine olan ilgimiz, sadece onun gezegende baskın inanılmaz boyutlarından ötürü değil aynı zamanda onun dünyanın dış kabuğunun oluşumundaki rolünden kaynaklanıyor. | TED | وأهتمامنا بهذه الجبال, كما قام علماء هذا العصر, ليس بسبب ضخامة حجمها ولكن لدورها في تكوين الطبقة الخارجية للأرض. |
| Benim gördüğüm tam olarak bu. | Open Subtitles | هذا بالتحديد ما رأيت أحيانا .. |
| Tam olarak bu sebeple onun olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | هذا بالتحديد سبب شكي بها |
| Güzel olur. Çünkü benim de istediğim tam olarak bu. | Open Subtitles | هذه بشرى، لأن هذا تحديدًا ما أعتمد عليه. |
| Eğer burada kalacak olursan, olacak olan da tam olarak bu. | Open Subtitles | و هذا تحديدًا ما سيحدث إذا بقيت هُنا |
| Teorik olarak bu bilgi, nesneyi parçacık bileşenlerinden yeniden oluşturmamıza olanak tanır. | TED | ونظريًا، فإن الإحاطة علمًا بهذه المعلومات من شأنه أن يتيح لنا إعادة تكوين الجسيم مِن مكوناته الأولية. |
| Toplum sağlığı profesörü olarak bu ülkelerin bu kadar hızlı büyüdüklerini görmek garip değil. | TED | بالنسبة لي, كأستاذ صحة عامة, لم أتفاجأ ان كل هذه البلدان استطاعت ان تنمو بهذه السرعة |
| Bir ırka mensup bir kadın ve doktor olarak, bu kelimeyi espri amaçlı kullanmadan önce iki kez düşünmeni beklerdim. | Open Subtitles | , و لكنت أظن كوني امرأة ملونة و طبيبة أنه عليكِ التفكير مرتين قبل أن تنطقين بهذه الكلمة |
| Sadece, vay be, yeni bebeği olan biri olarak bu kadar güzel göründüğüne kimse inanmayacak, annesi. | Open Subtitles | إنها تعني، إنه لا أحد سيصدق بأنه لديك طفل و أنتِ بهذه الروعـة أيتها الأم |
| Ayrıca, Amerikalılar olarak bu gerçeğin gururunu ve huzurunu duyabiliriz ve duymalıyız da. | Open Subtitles | وكأمريكيين, يمكننا ويجب علينا أن نفخر ونستريح بهذه الحقيقة |
| Teorik olarak, bu taraf, kötüler ve bu taraf da azizler. | Open Subtitles | من الناحية النظرية ، بهذه الطريقة ، الأشرار و بهذه الطريقة , الأخيار |
| Rutin olarak bu tür şeyleri izlerler telefonda gerçekte sizin olup... | Open Subtitles | إنهم عادة يبلغون العميل بهذه الأشياء وهم لم يستطيعوا الاتصال بك تليفونياً |
| - Bana bir çaylak olarak bu yılki yıl tüm şarkıları söyleme onurunu bahşettiğiniz için ne kadar mutluyum anlatamam. | Open Subtitles | أنا ممتن جداً للإيمان الذي أعطيتموني إياه كعضو صغير لأقودكم كلكم بهذه الأغاني الجميلة هذه السنة |
| İlk olarak, bu şehirde senin davanı alacak bir yargıç yok, bundan eminim. | Open Subtitles | أولاً ، لن يكون هناك قاضى يستمع لقصتك بهذه البلدة .. سأحرص على هذا. |
| Yargıç Dunaway'in bahsettiği şey de tam olarak bu. | Open Subtitles | (هذا بالتحديد ما كان يتحدّث عنه القاضي (دوناوي |
| Tam olarak bu hangi amaca hizmet ediyor? | Open Subtitles | و مالغرض من هذا بالتحديد ؟ |
| Tanrım, bahsettiğim tam olarak bu işte. | Open Subtitles | رباه، هذا تحديدًا ما كنت أتحدث عنه |
| Sanırım ihtiyacım olan şey tam olarak bu. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا تحديدًا ما أحتاجه. |