| Muhteşem bir vücudunuz olduğu ortada. Beni yanlış anlamayın. | Open Subtitles | من الواضح أن لديكِ جسد قاتل تحت هذه الملابس.و لا تسيئين فهمي |
| Ama, ikimizin de netlik kazandırması gereken bir mesele olduğu ortada. | Open Subtitles | لا أَتوقّعُ بأنّه سيكون سهلاً لَكنَّى وأنت من الواضح أن لدينا بعضُ ا لأشياء نَحتاجُ ان نكون منفتحين |
| Felsefi yönden çok büyük farklılıklarımız olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن هناك اختلافات جذرية أو فلسفية. |
| Felsefi yönden çok büyük farklılıklarımız olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن هناك اختلافات جذرية أو فلسفية. |
| Seçim yapma durumunda olunursa, çocuğun önceliği olduğu ortada. | Open Subtitles | إن كان الأمر بالأختيار ، فمن الواضح أن الطفل يأخذ الأولوية |
| Kişisel finansmana karşı bir tutkusu olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن لديها عاطفة مالية شخصية |
| Ronnie ve Donnie'nin olağanüstü olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن روني ودوني استثنائيان. |
| Bir sorunu olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن هناك شئ ما ليس علي ما يرام |
| Bak konuşacak çok şeyimiz olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن لدينا الكثير لنتحدث بشأنه |
| - Gizli emelleri olduğu ortada. | Open Subtitles | - لا أدري - لكن من الواضح أن لديه بعض الدوافع الخفية |
| Gabrielle'in inatçı, bencil ve çıkarcı olduğu ortada. | Open Subtitles | اصمتي من الواضح أن (غابريل) عنيدة وأنانية , ومناورة |
| - Öyle olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن هذا صحيح |
| - Öyle olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن هذا صحيح |
| Bree kocanın seni çok sevmiş olduğu ortada | Open Subtitles | بري) من الواضح أن) زوجكِ يحبكِ كثيرا |
| Yani üç kere dördün, dört kere üçe eşit olduğu ortada. | Open Subtitles | لذلك فمن الواضح أن 3 x 4 = 4 x 3 |