Kore Savaşı'nın olma sebebi tıpkı senin gibi dikkatsiz olmamızdı. | Open Subtitles | السبب لقيامها هو .. اممم لأننا كنا مهملون مثلك تماما |
Bay Weston'un burada olma sebebi benim Mahoney'ye olan mirasımın değerini saptamaktır. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجود السيد ونستون هنا هو ان يحدد ارثي للاَنسة ماهوني |
Ama bana göre, şu anda yaşadığın şeyler kesinlikle bu kuralların olma sebebi. | Open Subtitles | لكني إلي , ما تمر به الآن هي السبب لم هذه القوانين اُنشئت |
Birliğin var olma sebebi bu. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجود الرابطة لأن هناك بعض المشاكل |
Eğer İç İşlerinin burada olma sebebi soruşturmamızı etkileyecekse, bunu bilmemiz gerek. | Open Subtitles | لو كان سبب وجود الشؤون الداخليّة هنا يؤثر على تحقيقنا، فيجب أن نعرف. |
Sosyetenin bir var olma sebebi var. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجود المجتمع |
Farklı olma sebebi şudur; sadece geçtiğimiz bir kaç yıl içinde makinelerimiz daha önce hiç göstermedikleri becerileri göstermeye başladılar; anlama, konuşma, işitme, görme cevaplama, yazma ve daha yeni beceriler de ediniyorlar. | TED | السبب في كونه مختلف هو أنّ الآلات قد بدأت تكشف في السنوات الأخيرة عن امكانيّات لم تكن تمتلكها مطلقا في السابق: الفهم، التحدّث، الاستماع، الرّؤية، الإجابة، الكتابة، ولا تزال بصدد اكتساب مهارات جديدة. |
Aslında Google'ın bu kadar başarılı olma sebebi web'in kendini organize edebilme özelliğini ilk kullanan olmasıdır. | TED | في الواقع ، السبب ان غوغل لاقى مثل هذا النجاح أنهم كانوا هم أول من استفاد من خصائص التنظيم الذاتي على شبكة الإنترنت. |
ve o fıskiyenin orada olma sebebi, onun orada olmasını istediğim içindir. Ve bir çek defterim vardı, bende bir tane aldım ve oraya koydum. | TED | و السبب ان هناك نافورة في الفناء هو انني اردت واحدة. انا امتلك دفتر الشيكات لذا اشتريت واحدة ووضعتها هناك. |
Bu Ferroplasma. Ferroplasma'nın ilginç olma sebebi, demir yemesidir; pil asidinin içerisinde yaşar ve sülfirik asit boşaltımı yapar. | TED | السبب المثير للاهتمام أن هذه البكتيريا تأكل الحديد، تعيش داخل ما يعادل حمض البطارية، وتنتج حامض الكبريتيك. |
Ama bu suçların işleniyor olma sebebi, | Open Subtitles | لهذا السبب من المحتمل أن القاتل ارتكب الجرائم |
Onlara göre seni tamamen ele geçirememiş olma sebebi henüz olgunlaşmamış olması. | Open Subtitles | وهم يعتقدون أنه ربما لهذا السبب لم يسيطر عليك بالكامل إنه لم ينضج بعد |
Babanla konuş. Julie'nin burada olma sebebi o. | Open Subtitles | . تكلمى مع والدك . هو السبب فى أنها هناك |
Kurallarımızın olma sebebi ve koçlarımızın olma sebebi, jimnastik. | Open Subtitles | و السبب لأن لدينا قوانين و مدربين لأن هذا جمباز |
Öldüğü sırada Avustralya'da olma sebebi sanırım benim. | Open Subtitles | أعتقد أنني السبب أنه كان بإستراليا حين مات |
Hayır, ama Gizilgen'in burada olma sebebi o ses olabilir. | Open Subtitles | لا، أعتقد أن ذلك هو سبب وجود (الدومنغوس) هنا |
Neredeyse yarımızın burada olma sebebi o. | Open Subtitles | ربما هذا سبب وجود نصفنا هنا |