Asla başarı elde edemiyor Dünyanın ona borçlu olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | لن يحقق أى نجاح أبداً إنه يعتقد بان العالم مدين له. |
Hayatının on beş yılını ona borçlu olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | إنه يعتقد أنك مدين له بـ15 عاماً من حياته. |
Evet, demek ki doğru yerdeyim. Arkadaşına ona borçlu olduğumu söyle. | Open Subtitles | لكن هذا يعني أنني بالمكان الصحيح قل لصديقك إنني أدين له بخدمة |
Sana bunları anlatıyorum çünkü ona borçlu olduğumu anlamanı istiyorum. | Open Subtitles | وأنا أخبرك بهذا لأني أريدك أن تفهم أني مدين لها |
Evet, ona borçlu olduğumu düşünüyordum. Annesine ve kız kardeşine çok iyi bakmıştı. | Open Subtitles | نعم ، لقد ظننت أننى مدينة له ، لقد قام بالإعتناء بأمه و أخته |
Buradan kurtulmak için birini ele verebileceğini ancak ona borçlu olduğun için yapmadığını söyledin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بإنك كنت تستطيع تجنب الدخول هنا بتوريط الشخص الآخر ولكنك لم تفعل لأنك تدين له |
Lanet olsun, adamla bir oyun oynadılar diye hayatını ona borçlu sanıyor. | Open Subtitles | اللعنة , إنه يلعب الشطرنج مع ذلك الرجل ويظن أنه يدين له بحياته |
Buradan kurtulmak için birini ele verebileceğini ancak ona borçlu olduğun için yapmadığını söyledin. | Open Subtitles | قلت أنه كان ممكناً أن تنقلب على الرجل لتخرج من هنا لكنك لم تفعل ذلك لأنك مدين له |
Bu vakada, birisi kız arkadaşına baktığı için ya da birisi ona borçlu olduğu için çok öfkeli olan biri olacaktı ve görevliler bulup onları bu spesifik kategoriler üzerine eğitebilirsiniz. | TED | في هذه الحالة، هو شخص غاضب جداً لأن شخص ما نظر إلى حبيبته أو مدين له بالمال، ويمكنك العثور على العمال وتدريبهم لهذه الفئات المتخصصة. |
Onu kurtarmak için ona borçlu olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنك مدين له حتى تخرجه من هذا؟ |
Onu kurtarmak için ona borçlu olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنك مدين له حتى تخرجه من هذا؟ |
Hapishaneye girdiğinde, bunca fedakârlıktan sonra, kendimi ona borçlu hissettim ve şimdi mimar olarak edindiğim tecrübeyle onu kurtarmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لذا عندما دخل السجن شعرتُ بإنني أدين له لإنه قام بكل هذه التضحيات وفضّلت أن أستخدم خبرتي التي حصلت عليها بفضله |
Doğru yolda gitmeye çalışıyordum ama ona borçlu olduğumu söyledi. | Open Subtitles | أقصد، كنتُ أحاول الإستقامة، ولكنّه أخبرني أنّي أدين له. |
Kazanırsa hayatım boyunca ona borçlu olurum muhtemelen. | Open Subtitles | إذا فاز، أتوقع أن أكون مدين لها لبقية حياني. |
Sonra dedin ki öldüğünü kimse bilmiyorsa, ona borçlu olduğunu da kimse bilmiyordur? | Open Subtitles | ففكرت إذا لم يعلم أحد بموتها فلن يعلم أحد أنك مدين لها بالمال ؟ |
Bana dönmesini istediğim falan yok ama Harold'ı, âşık olduğum, evlendiğim adamı düşündüğümde bütün hayatımı ona borçlu olduğumu görüyorum. | Open Subtitles | هذا ليس ما أريده. لكن حين أفكر بهارولد، الرجل الذي وقعت في حبه، الرجل الذي تزوجت، أعرف أنني مدينة له بحياتي، |
Biri hayatını kurtardığında ona borçlu oluyorsun. Öyle oluyor işte. | Open Subtitles | حين ينقذ أحد حياتك، تكونين مدينة له فحسب. |
Ülkenin ona borçlu olduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | لايزال يؤمن بالمهمة هو ظن أن البلآد تدين له |
- Başkan ona borçlu olmalı. | Open Subtitles | أن يدين له الرئيس بماذا؟ |
Babası bana üniversitedeyken yardım etmişti. O da benim ona borçlu olduğumu düşünmüş. | Open Subtitles | ساعدني والده بكليّة الطب , و ظنّ بأنني مدينٌ له |
O senin için herşeyini riske attı. Sen de aynısını ona borçlu değil misin? | Open Subtitles | خاطرَتْ بكلّ شيء لأجلك ألا ترى أنّك مدينٌ لها بالمثل؟ |
Şimdi de patronu. Her şeyini ona borçlu. | Open Subtitles | و الآن هي رئيسته انه يدين لها بكل شيء |
Sanırım Cassel Dükü Efendim, nüfuzu gerçekten büyük, soyluların yarısı ona borçlu. | Open Subtitles | برأيي, دوق "كاسيل" يا سيدي لديه تأثير كبير على الشمال والشرق نصف النبلاء مدينون له |
O en iyisi ve endüstri, bunu ona borçlu! | Open Subtitles | إنها الأفضل وصناع الأفلام مدينون لها بذلك |
İyi biri olduğumu düşündüğü için ona borçlu olduğumu söyledim senin davana öncelik tanınacak. | Open Subtitles | و لأنه يظننى أنى رجل جيد اخبرته بأنى سادين له بواحدة قضيتك سوف تتقدم |
Eğer suçlu bulunursam silah reformuna yardım ettiği için ona borçlu olduğum iyiliği yerine getiremem. | Open Subtitles | إنها لا يمكن أن تدعو بأنني أدين لها بالمساعدة في إصلاح السلاح ، إذا عُزلت |
Ya Dwight ölür de hâlâ ona borçlu olursam? | Open Subtitles | ماذا لو مات دوايت ومازلت ادين له بشيء؟ |