| Şimdi Ona yalan söylediğimi biliyor. - Bana söylemeliydin. - Üzgünüm, dedim. | Open Subtitles | ثم إرسالها لعشيقها ؟ الآن تعلم أني كذبت عليها كان عليكِ إخباري | 
| Hayır, Ona yalan söylemek istemiyorum. | Open Subtitles | لا، أنا لا أريد أن أكذب أنا لا أريد أن أكذب عليها | 
| Ona yalan söyleyemem. Onun arkadaşıyım. | Open Subtitles | . لا أستطيع أن أكذب عليه . إنه صديقى الوحيد | 
| Dün şu polisle konuşuyordum, Mr. Monk, ve Ona yalan söyledim. | Open Subtitles | امس كنت اتكلم مع ذلك الشرطي السيد مونك وقد كذبت عليه | 
| Ben de sessizleştim çünkü babam oradaydı ve Ona yalan söylemezdim. | Open Subtitles | حدث هذا الشيء؟ فلا أجيبه لأني لا أستطيع أن اكذب عليه | 
| İlişkimizi öğrendiği takdirde bundan üzülmeyebilir ama... evlendiğinizden beri Ona yalan söylediğin için... seni asla affetmeyecektir. | Open Subtitles | لو عرفَت بالأمر، فليست علاقتنا هي الشئ الذي سيدينك في نظرها بل حقيقة أنك كذبت عليها منذ بداية زواجكما ولن تغفر لك أبدا | 
| Ona yalan söyledim, çaldım. Nasıl olur da iyilik dersin anlamıyorum. | Open Subtitles | كذبت عليها وسرقت منها لا أرى ذلك إحساناً | 
| Eğer Ona yalan söyleyip, beni dövmediğini söyleseydim ırklar arası bir ilişkiye göz yummuş olurdum. | Open Subtitles | أنظر أذا كذبت عليها و أخبرتها بأنك لم تكن تضربنى أكون بذلك قد أنتهكت القانون العرقى للسود | 
| Ona bunların hepsinin geçeceğini söylemek isterdim, fakat Ona yalan söylemek istemiyorum. | Open Subtitles | رغبت كثيرا ان اخبرها بأن كل ذلك سيزول لكني لم اريد أن أكذب عليها. | 
| Ve kendimi çok kötü hissediyorum, çünkü bilemiyorum. Ona yalan söylüyormuşum gibi geliyor. | Open Subtitles | و اشعر بالسوء, لأنني أشعر أنني أكذب عليها. | 
| Ona yalan söylemeyi kaldıramam. | Open Subtitles | كانت جميلة وصريحة جداً لم أستطع احتمال أن أكذب عليها | 
| Ona yalan söyleyemem. Onun arkadaşıyım. | Open Subtitles | . لا أستطيع أن أكذب عليه . إنه صديقى الوحيد | 
| Babama artık yarış yok dedim ve Ona yalan söyledim. | Open Subtitles | لقد وعدت أبي أن لا أسابق و أنا بطلت أكذب عليه | 
| Hem zaten, Ona yalan söylemekten hoşlanmıyorum adamım. | Open Subtitles | على كلّ حال، يا رجُل، لا أحبّ أن أكذب عليه | 
| Annesi hayatı boyunca Ona yalan söylemiş. Çocuk haklı olarak kendini geri çekiyor. | Open Subtitles | لقد كذبت عليه أمه بشأن والده طوال حياته الفتى لديه سبب مقنع ليتردد | 
| Yakın çevresindeyse, CIA'nın Ona yalan söylediğini... | Open Subtitles | ويدعي أن تقارير وكالة الاستخبارات المركزية الخاصة كذبت عليه | 
| Bunu yapamam. Ona yalan söyleyemem. | Open Subtitles | لا يمكننى ان افعل ذلك لا يمكننى ان اكذب عليه | 
| Hayır, sevdiğin kadına gerçekleri söylemek yada Ona yalan söylemek. | Open Subtitles | لا، بين قول الحقيقة للمرأة التي تحب أو الكذب عليها | 
| Ona yalan söylediğini öğrenince karın ne yapacak acaba merak ediyorum. | Open Subtitles | أتساءل كيف ستتلقى الخبر عندما تعرف أنك كنتَ تكذب عليها كل هذه السنين | 
| Peki Ona yalan söylediğinizi anladığında ne olacak? | Open Subtitles | -و ماذا عندما تدرك أنـّكِ كذبتِ عليها ؟ | 
| Tuhaf gelecek, biliyorum ama Ona yalan söylemeyeceğim. | Open Subtitles | ويبدو لي , على غرابة الأمر أنني لا أستطيع الكذب عليه | 
| Pat Allen'ın aklına, kocasının Ona yalan söyleyeceği asla gelmezdi. | Open Subtitles | بات الن لا يمكنها ان تتخيل ان زوجها يكذب عليها | 
| Ona yalan söyleyerek aldığın riskin farkındayım. | Open Subtitles | أعلم المخاطرة التي قمت بها بالكذب عليه | 
| Evlenme teklifi konusunda Ona yalan söylediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق انني كنت اكذب عليها بخصوص امر التقدم لها | 
| Demek nihayet doğum günü hakkında Ona yalan söylediğini öğrendi? | Open Subtitles | إذاً،لقد أكتشف أخيراً أنكِ كنتِ تكذبين عليه بشأن عيد ميلاده؟ | 
| Ona yalan söylediğimizi anladığı zaman, çılgına döndü ama benim bundaki rolüm yarasını daha da derinleştirdi. | Open Subtitles | عندما علّم أننا كنا نكذب عليه لقد كان غاصباً منك ولكن اعتقد ان جرحي كان اعمق | 
| Hem hayvanını öldüren hem de Ona yalan söyleyen adam olacaksın. | Open Subtitles | ستكون ذلك الشخص الذي قتل حيوانه الاليف و كذب عليه |