80 yaşından daha yaşlıların sadece onda biri kanserden ölecek. | TED | فقط واحد من عشرة أشخاص فوق الثمانين سيموتون من السرطان. |
Beş gücüne göre onda biri olurdu. | Open Subtitles | بالتأكيد, ذلك سيكون واحد من عشرة للتأثير الخامس |
Gauguin bu boktan yerden taşındığı zamanlarda dünya şimdikinin onda biri kadar kirliydi. | Open Subtitles | غوغان حزم أغراضه وابتعد عن هذا الكوكب القذر بقدر المستطاع "غوغان: رسّام فرنسي" والعالم في ذلك الوقت لم يكن تلوثه يساوي واحد من عشرة كما هو الحال الان |
Öyle ki balıkçılar şimdiye dek ancak 50 ton balık yakalayabilmişti, yani normalin onda biri kadar. | Open Subtitles | حتى هذا الشتاء، اصطاد الصيادون خمسين طناً فقط تقريباً عُشر ما توقّعوه في سنة جيدة |
Beni korkuttuğunun onda biri kadar belki? | Open Subtitles | ربما عُشر ما جعلتني خائفة منه ؟ |
On yıldır Kardinal'e borçlandığının sadece onda biri. | Open Subtitles | أوه، هذا فقط عشر ما منحه للكاردينال منذ ما يقارب العقد. |
- Sendeki gücün onda biri bende olsa, sana sağlam bir tekme atardım. | Open Subtitles | -لو أمتلك عشر ما تمتلكه من قوى لكنت ركلتك ركلة قوية |
Kemiklerim üzerindeki etkisi onun onda biri kadar. | Open Subtitles | التأثير على عظامي هو عشر ما كان من قبل |