| İşaret fişeği onu öldürmüş olmalı. Ölüye benziyor. | Open Subtitles | تلك الشعله الضوئيه من المؤكد أنها قتلها تبدو ميته |
| Sorguda konuşacağından korkup onu öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | لقد قتلها لأنه خشي أنها لن تتحمل ضغط الأستجواب |
| Yani kendisiyle elmaslardan dolayı birlikte olduğu için mi onu öldürmüş? | Open Subtitles | إذن قتلها لأنها كانت تستغله للوصول للماسات؟ |
| Yatak odalarında iki adet boş tüp var ama onu öldürmüş olanlar değil. | Open Subtitles | كان هناك اثنين من انابيب المعجون الفارغة بغرفتها. ولكنها ليست نوعية المعجون التى قتلتها. |
| Mahkûm onu yakalamış, Giles'da onu öldürmüş. | Open Subtitles | السجين إكتشف أمره, فقتله جيلز -إنهُ خطير ومجنون |
| Küvetimizde, ölü vaziyette. Annemle babam onu öldürmüş. | Open Subtitles | إنه في حوض الاستحمام لدينا، ميت، لقد قتله والدي. |
| Eski ortağının muhbir olduğunu öğrendiğinde, korkup, onu öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | وعندما توصل الى معلومات عن صديقه القديم,فخاف وقتله |
| Oto hırsızları onu öldürmüş ve beş yaşındaki kızını rehin alınmış. | Open Subtitles | قتلها كارجاكرز واخذ ابنتها ذات 5سنوات كرهينة |
| Neyin tetiklediğini bilmiyorum ama patladığında onu öldürmüş. | Open Subtitles | ولا أعرف ما الذي قدحه، لكنه حين انفجر، قتلها. |
| onu öldürmüş olduğu için değil de onu bulmuş olduğu için. | Open Subtitles | ليس بسبب انه قتلها ,ولكن بسبب انه وجدها مقتولة. |
| Malumu ilan etmek istemem ama onu öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | أكره أن أشير للأمر الواضح لكن ربما يكون قتلها |
| Ve sonra da, arkadaşlarından biri onu öldürmüş. Kim olduğundan emin değil. | Open Subtitles | وبعدئذٍ قتلها أحد أصدقائها وهي ليست متأكدة من ماهيته |
| Yaptığım büyü onu öldürmüş veya varlığını ta en başından silmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما قتلتها التعويذة التي أسبكتها، أو حررتها من واقعها. |
| onu öldürmüş olmama rağmen beni beslemek zorunda olmanız. | Open Subtitles | حسنا، إلى جانب حقيقة أنني قتلتها هو يتطلب أن أحصل على اوعية |
| onu öldürmüş olamam çünkü o gece bir bağış toplantısındaydım. | Open Subtitles | أتعلمين، لا يمكن أن أكون قد قتلتها لأنني كنت في أمسية خيرية تلك الليلة |
| Yaptığı silahlı soygunların sonunda kaçınılmaz olan gerçekleşmiş. Kurbanlarından biri mücadele edince Wright onu öldürmüş. | Open Subtitles | "أدّت سلسلة من عمليّات السطو إلى المحتوم، قاوم أحد ضحاياه فقتله (رايت)" |
| Tanrım, onu öldürmüş. - Ne? | Open Subtitles | يا إلهى لقد قتله |
| Tanrım! 1983 yazında bir adamın başına oturup,onu öldürmüş. | Open Subtitles | عام 1983 جلس على رأس رجل وقتله |
| Leavenworth'a gönderilmiş. Başka bir mahkum duşta sarkıntılık edince Jack onu öldürmüş. | Open Subtitles | ثمّة سجين هناك حاول الاعتداء على (جاك) في الحمام، فقام بقتله. |
| Demek istediğim, birinin onu öldürmüş olduğuna dair nedenlerim var. | Open Subtitles | أعني , لدي سبب يجعلني اعتقد أن احداً ما قام بقتله |
| Bence onu öldürmüş olsalar da olmasalar da şu doktorları tutuklamamız gerekiyor, çünkü onu sildiler. | Open Subtitles | أشعر بأنه ينبغي علينا أن نعتقل أولئك الأطباء لانه سواء أكانوا هم من قتلوها أم لا مازالوا هم من قاموا بمحوها |
| Daha sonra çığlık atan Razan'a yönelmiş ve yakın mesafeden başının arkasına tek bir mermiyle onu öldürmüş. | TED | وبعدها توجه لرزان التي كانت تصرخ وبطريقة الإعدام ذاتها، بطلقه واحدة، أطلق النار على رأسها من الخلف، وقتلها. |