| Onunla ilgili bilmem gereken bir şey varsa, şimdi duymak istiyorum, lütfen. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء بشأنه ويجب عليّ معرفته، فأود سماعه الآن، رجاء |
| Yıllar önce yanmış ve terkedilmişti ama içimde Onunla ilgili bir his vardı. | Open Subtitles | لكنه احترق منذ عدة سنوات تركوا للموت لكن كان لدي شعور ما بشأنه |
| Dün gece, bir şey hissettim. senden çok Onunla ilgili. | Open Subtitles | ،بالأمس، كان لدي شعور ما لقد كان بشأنها أكثر منك |
| Çok hassas. Evet, biliyorum. Onunla ilgili her şeyi biliyorum. | Open Subtitles | أجل، أجل أعلم، أعلم كل ما يتعلق به |
| Onunla ilgili bilmek istediğim her şeyi yani. | Open Subtitles | تعلم, كلّ الأشياءِ الّتي أردتُ أن أعرفها عنهُ |
| Bunun Onunla ilgili olmadığını söyle, yoksa işi bırakırım. | Open Subtitles | اخبرني انه ليس بخصوصها والا تركت الموضوع برمته |
| Beyaz Ayı, Onunla ilgili bir şeyler doğru değil. Hatırlıyorum! | Open Subtitles | الدب الابيض , هناك شىء خطأ بخصوصه لقد تذكرت للتو |
| - Olay şu, neden Onunla ilgili bilgi edinmememiz konusunda ısrarcı davranıyorsun? | Open Subtitles | الأمر هو لمَ تُصرّ على إبقائنا جميعاً بعيداً عنها في الظلام؟ |
| Onunla ilgili aklıma ilk gelen sert bir görüntüydü ama aslında bunu ben uydurmuştum. | Open Subtitles | هذا هو أول ما يتبادر إلى الذهن بشأنه صورة مكثفة، كانت في واقع الأمر نتاجا لخيالي |
| Senin de Onunla ilgili şüphelerin vardı. Bunu inkar edemezsin. | Open Subtitles | كانت لديك شكوك بشأنه أيضاً، لا يمكنك إنكار ذلك |
| Onunla ilgili geçmiş zamanda konuşmak için henüz çok erken. | Open Subtitles | من المُبكّر جدًّا الحديث بشأنه بصيغة الماضي. |
| Tatlım eğer Onunla ilgili bu kadar endişeleniyorsan neden emir verip durdurmadın? | Open Subtitles | عزيزي اذا كنت قلقا بشأنه لماذا لاتجلس للإشراف عليه |
| Pekâlâ bakalım, bu bir quadrokopter, ancak Onunla ilgili özel olan şey bir tasması olması. | TED | حسنًا، دعوني أرى، إنها طوافة متعددة المراوح، ولكن المميز بشأنها أن هناك رباط. |
| Aslında bundan fazlası var. Onunla ilgili sürekli fantezi kuruyorum. | Open Subtitles | بصراحة الأمر أبعد من إنشغال البال أنا أرى مخيلات بشأنها طوال الوقت |
| Kapıdaki silahlı adam Onunla ilgili de şanslı hissetmeli miyim? | Open Subtitles | وما تلك البندقية عند الباب؟ هل يجدر بي أن أشعر أني محظوظ بشأنها أيضاً؟ |
| Bence Onunla ilgili bilmediğin şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيء يتعلق به لا أظنكِ تعلمين عنه |
| Onunla ilgili hikayeyi unutmuş olmalıyım. | Open Subtitles | لابد أنى نسيت كل ما يتعلق به. |
| Ödül olarak Onunla ilgili bir şeyler anlatayım sana. | Open Subtitles | هذهِ المرة سأعطيكِ المعلومات عنهُ كمكافأة لكِ |
| - Ben de. Ama yıllar önce Onunla ilgili bir kitap okumuştum. | Open Subtitles | لكنّني قرأتُ كتاباً عنهُ منذُ أعوام |
| Her sabah arabasını otoparka park ederken yürümeyi imkânsız hale getiren topuklu ayakkabılarını giyerken Onunla ilgili her şey zahmetsiz görünüyordu. | Open Subtitles | كل صباح عندما تقف في مواقف السيارات ترتدي تلك الأحذية المظنية للمشي كل شيء بخصوصها بدا سهلاً |
| Onunla ilgili baska seyler de vardi isildayan beyaz disleri gibi. | Open Subtitles | لا تخبر سوزان هذا ليس شأنها و هناك أشياء أخرى غريبة بخصوصه مثل أسنانه البيضاء |
| Araştırdım ama internette Onunla ilgili bir şey yok. | Open Subtitles | لقد بحثت عنها في الانترنت لا يوجد أي معلومات |
| Sizinle ilgili tahminleri olduğunu düşünüyorsanız bunun nedeni belki de sizin de Onunla ilgili tahminlerinizin olmasıdır. | Open Subtitles | أتدرين؟ إن كنتِ تعتقدين أن لديها فرضيات حيالك، فلربما بسبب أن لديكِ فرضيات حيالها |
| 30 yaşıma kadar Onunla ilgili hiçbir seksüel düşüncem yoktu. | Open Subtitles | لم تخالني أيّ فكرة عن الجنس تجاهها حتى أصبحت في سن الـ 30 |
| O hastabakıcıya saldırdığında kırdığın Lecter'in kolunun röntgen filmini ve... Onunla ilgili olan elindeki her şeyi istiyorum. | Open Subtitles | أريد صورة الأشعة التي التقطوها بعد أن كسرت ذراع (ليكتر)عندما هاجم على الممرضة وكل شيء آخر يخصه لديك |
| Onunla ilgili soruşturmalar bir sonraki emre kadar askıya alındı demek. | Open Subtitles | هذا يعني أن أى تحقيقات مُتعلقة بالأمر مُتوقفة لإشعار آخر |
| Seninle en son konuştuğumuzdan beri onunla da konuşmadım. Onunla ilgili değil. Benimle ilgili. | Open Subtitles | ،لمْ اتحدث معه منذ آخر مرة تحدثت بها معك .الأمر ليس متعلق به, بل متعلق بي |
| Onunla ilgili bir sürü sorun var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأمور الخاطئة معه |
| Onunla ilgili iyi bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنه يملك خصالاً حسنة |
| Onunla ilgili elinizde olan her şeyi görmemiz gerek. | Open Subtitles | سنحتاج إلى رؤية كل شيء تعرفه عنه |