| Aerys Targaryen Demir Tahta oturduğunda baban bir asi ve haindi. | Open Subtitles | عندما جلس ايريس تراغاريان على العرش الحديدي والدك كان متمرد وخائن |
| Başına oturduğunda doğuştan bir yeteneği olduğu belliydi. | Open Subtitles | لكن بمجرد أن جلس كان شاباً موهوباً بالفطرةً |
| Bu geçici tapınak için her bir yetişkin oturduğunda yeniden ayaklanan unutmaya yüz tutmuş anılarımız vardır. | TED | ولدنا كم من الذكريات عن ذلك المعبد الانساني " الشخصي " والتي تقفز الى مخيلتنا كلما جلس البالغ الى كرسي |
| Ama kör adam yemeğe oturduğunda, çakal adamın gırtlağını parçalamış ve hediyeyi kendisine almış. | Open Subtitles | و حينما جلس الرجل العجوز لتناول الطعام، ذبحه الذئب، و إستولى على الجائزة لنفسه! |
| Odadaki herkes sanki kafayı yemiş gibiydi. (Gülüşmeler) Frank Nelson Cole yerine oturduğunda matematik tarihindeki sözcüklerin kullanılmadığı tek konuşmayı yapmıştı. | TED | هاجت الغرفة (ضحك)- عندما جلس "فرانك نيلسون كول"، بعد تسليمه الحديث الوحيد في تاريخ الرياضيات بدون كلمات. |
| Yanıma oturduğunda anladım. | Open Subtitles | عندما جلس بقربى كان واضحا |
| Buda, Bodhi ağacının altına oturduğunda aydınlanmak için doğuya bakmış. | Open Subtitles | عندما جلس (بوذا) تحت شجرة "بودي"، نظر إلى الشرق بغرض التنوير. |