| Hepimiz neden seçim yapıldığını biliyoruz ve hepimiz evimizden aynı gün çıkıp oy vermeye gidiyoruz. | TED | وجميعنا يفهم لماذا نقيم الإنتخابات، وجميعنا يغادر المنزل في نفس اليوم ويذهب للتصويت. |
| Sakallarını iyice temizle ve onu tekrar oy vermeye gönder. | Open Subtitles | احلقوا اللحى يا شباب ثم أرسلوهم للتصويت مرة أخرى |
| Adı halen oy pusulasındaydı ve insanlar onun için oy vermeye alışmıştı. | Open Subtitles | كان اسمه لا يزال في بطاقة التصويت وإعتاد الناس على التصويت له |
| Yalnızca oy vermeye ve bağırmaya başladığında, oylarının ve bağrışlarının, bunların ana fikri beni tehdit etmeye başladığı zaman dikkatimi verdim. | TED | انتبهت فقط حينما بدأت في التصويت والصراخ، وعندما كان تصويتك وصراخك، حينما كان فحواه، بدأ يشكل تهديداً لي. |
| Bakın. Hükümet askerlerin çekilmesi yolunda oy vermeye hazır. | Open Subtitles | اسمع، الوزارة ستصوت على سحب القوات |
| Bu yüzden, benim inançlı ve sadık hemşerilerim... insanları, buna uygun bir partiye oy vermeye teşvik ederler... | Open Subtitles | لذا أيها المواطنين المخلصين الاعزاء أوصيكم بالتصويت لحزب الشعب |
| Sizin de oy vermeye hakkınız var. Bayan Tahta Göğüs'e oy verenler "Evet" desin. | Open Subtitles | كل اللى عايز يصوت للانسه ذات النهدين البارزين يقول , نعم |
| Nabzı atan her personelin bu gece görevde olması gerek. Onlara oy vermeye gidemeyeceklerini söyledin mi? | Open Subtitles | هل اخبرتهم بأنه لايمكنهم المغادرة للتصويت ؟ |
| Biz oy vermeye gidiyoruz, sen de cesaretini topla, tamam mı? | Open Subtitles | نحن سنذهب للتصويت وانتي يجب عليك ان تصارعي من اجله اوكي ؟ |
| Ve sana güvenmezlerse iş oy vermeye geldiğinde o kazanacaktır. | Open Subtitles | و إذا لم يثقوا بك وتم وضع ذلك للتصويت هو سَيَرْبح |
| Kalbimizden gelene göre oy vermeye resmi hakkımız olduğuna dair bilgi aldım. | Open Subtitles | لقد وجدت معلومات تُفيد بان لدينا الحق القانوني للتصويت بقلوبنا |
| Hangi adayı desteklerseniz destekleyin oy vermeye gitmelisiniz. | Open Subtitles | أيا كان مرشحكم الذي تدعمونه من الضروري أن تخرجوا للتصويت |
| Salı günü oy vermeye hazırsın, Teşekkürler. | Open Subtitles | وأنت على استعداد للتصويت يوم الثلاثاء - شكراً - |
| Suçlu vicdanınız sizi demokratlara oy vermeye zorlamış olabilir. | Open Subtitles | ضميركم المذنب قد يجبركم على التصويت للديموقراطية |
| Ve şerefli dostlarımı, ilk ve son kez olmak üzere, Majestelerimizin tüm Krallığında köle ticaretinin kaldırılması için oy vermeye davet ediyorum. | Open Subtitles | وأحث الأصدقاء الشرفاء على التصويت بشكل نهائي لإلغاء تجارة الرقيق في كافة أنحاء إمبراطوريتة جلالته |
| Profilin düzene, eğitime, kariyere hatta oy vermeye karşı patolojik bir hoşnutsuzluğunun olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تحليل لشخصيتك يشير الى التخلي التام للأرضاء التعليم، المهنة، وحتى التصويت |
| Çünkü bu, şehir tarihimizin en ünlü olayı ve insanlar trajediye oy vermeye bayılır. | Open Subtitles | لأنه أكثر حدثٍ مشهور في تاريخ بلدتنا والناس يحبون التصويت للأمور الدرامية والمحزنة |
| Bana sorarsan, bu annelerin ikisi de oy vermeye değmez. | Open Subtitles | لو سألتني، لا يستحق أياً منهما التصويت له |
| Göründüğü kadar kapalı mı, yoksa oy vermeye değecek bir şeyleri var mı? | Open Subtitles | وإن كان حقاً الصدفة التي يبدو عليها أو إن كان هناك حقاً أمر يستحق التصويت لأجله ؟ |
| Sadece çoraplarınla oy vermeye gitmeyeceksin herhalde. | Open Subtitles | لا أظنك ستصوت بحشوة قدم |
| Ona bu yüzden oy vermeye devam ediyorum. | Open Subtitles | بصراحة,إنهالسببالذي جعلني أستمر بالتصويت له |
| Hey, ya eğer herkesi şaka için ona oy vermeye ikna ettiysek ve o kazandıysa? | Open Subtitles | يا الذي إذا جعلنا كل شخص يصوت لصالحه للمزاح و جعلناه يربح؟ |
| Birçok defa istediğim gibi oy vermeye seni zorlayabileceğimi ikimiz de biliyoruz ama zorlamadım. | Open Subtitles | وكلانا يعلم أنه كان بإمكاني أن أجبرك على التصويت بالطريقة التي ،أردتك أن تصوت عشرات المرات |