| Tavuk parçacıklı kurabiye yapıyoruz. | Open Subtitles | ولدينا بسكويت رقائق الدجاج وبسكويت لحم التونة بالنعناع |
| Kovulmuştum, ama gizlice baktım ve onlar tamamen çikolata parçacıklı pancakelermiş. | Open Subtitles | بوجبة الفطور، لكني إلقيت نظرة سريعة كانت كلُّها مُحلّيات من الفطائر مكسوة بالشكولاتة على شكل رقائق |
| Fıstık ezmeli çikolata parçacıklı brownie. | Open Subtitles | براوني بشوكولاتة مضاعفة مع رقائق الفول السوداني ذلك الذي كنت أعمل عليه |
| - Çikolata parçacıklı mı? | Open Subtitles | رقاقة شيكولاتة ؟ |
| Ekstra çikolata parçacıklı duble mocha. | Open Subtitles | موكا مزدوجة بمرشوش الشوكولاتة الزائدة ، من فضلك |
| Ve biraz da çikolatalı parçacıklı. | Open Subtitles | ورقاقة شوكولاتة |
| Biraz önce ışığın neden hem parçacıklı hem de dalgalı olduğunu anladım. | Open Subtitles | أنا فقط أدركت لماذا يتصرف الضوء مثل كل من الجسيمات و الموجات |
| Biftek, fasulye, patates ve meyve parçacıklı elma turtası. | Open Subtitles | شريحة لحم وفاصوليا وبطاطس وطبق عميق من فطيرة التفاح. |
| Bunlar parçacıklı. Çikolata parçacıklı. | Open Subtitles | انها رقائق لقد ذكرت انهم رقائق |
| Antepfıstıklı ve çikolata parçacıklı aldım. | Open Subtitles | لقد حصلت على الفستق، و رقائق الشوكولاته |
| Çikolata parçacıklı kurabiyeyi icat ettiğimi sandığım zamanki gibi oldu yine. | Open Subtitles | هذا هو عندما رأيت اخترعت رقائق الساحرات |
| Resmi olarak mısır gevreğimiz bitti. Çatırdayan meyve parçacıklı olan mısır gevreğimize ne oldu? | Open Subtitles | هذا كل ما لدينا رسمياً لايوجد لدينا رقائق قمح - ماذا عن تلك الرقائق المقرمشة بنكهة التوت - |
| Çikolata parçacıklı olanlarından istiyorum. | Open Subtitles | لدي رقائق الشيكولاته |
| Çikolata parçacıklı olanlarından. | Open Subtitles | سأحصل على رقائق الشيكولاته |
| - Nane parçacıklı. | Open Subtitles | "رقاقة النعناع" |
| Büyük boy Americano ve ekstra çikolata parçacıklı duble mocha. | Open Subtitles | أمريكانو ثلاثية و موكا مزدوجة بمرشوش الشوكولاتة الزائدة |
| David, naneli çikolataları yoktu bu yüzden ben de kiraz parçacıklı aldım. | Open Subtitles | (لميكنلديهمشوكولاتةالنعناعيا(دايفيد, لذا أحضرت لك شوكولاتة الكرز |
| Kiraz parçacıklı olur. | Open Subtitles | شوكولاتة الكرز جيدة |
| İri parçacıklı kalın bir tabakadan geçiyoruz. | Open Subtitles | نحن نعبر بما يبدو طبقة سميكة من الجسيمات |
| - Meyve parçacıklı elma turtası. | Open Subtitles | - في طبق عميق من فطيرة التفاح. |