| Seks parıltısı. Tüm yüzüne yansımış. | Open Subtitles | وهج الجماع، الأمر واضح على وجهكِ. |
| Bu rengin adını "ay parıltısı" olarak değiştiriyorlar. | Open Subtitles | سوف يعيدون تسمية هذا اللون إلى "وهج القمر" |
| Gözlerimin doğal parıltısı varsa ben ne yapabilirim? | Open Subtitles | حسنا، لا يمكنني فعل شيء إن كان لعيني بريق طبيعي. |
| Altın rengi bir parıltısı var. | Open Subtitles | أجل بها بريق ذهبي |
| Mavi tozun güçlü bir parıltısı vardır. Bu bizim için bir avantaj... | Open Subtitles | الغبار الأزرق لديه توهج قوي، إذا تمكنا فقط من تحديده |
| En değerlileri ise uçuk pembe parıltısı olan incilerdir. | Open Subtitles | الأكثر قيمة هي اللؤلؤ التي لديها لمعان وردي شاحب لها |
| Daha önce personelden kimse Yıldız parıltısı Ödülü'nü kazandı mı? | Open Subtitles | هل فاز الموظفين مرّة بجائزة "دازل" للمواهب ؟ |
| Bu dünyada bir mutluluk parıltısı buluyorsun, her zaman birileri çıkıp bunu mahvediyor. | Open Subtitles | تجد وميض السعادة في هذا العالم ودائما هناك شخص ما يريد تدميره |
| Beyazın parıltısı gözlerimi acıtıyor, efendim. | Open Subtitles | وهج اللون الأبيض يؤذي عيناي, يا سيدي |
| Alevlerin parıltısı insanları cezbeder, onları birbirlerine yaklaştırır. | Open Subtitles | \u200fيجذب وهج اللهب الناس، \u200fويقربهم سوياً. |
| Ne parıltısı? | Open Subtitles | أي وهج ؟ |
| Gözlerinin parıltısı belli oluyor. | Open Subtitles | يمكنني ان أرى بريق عينيك |
| "Yıldızların parıltısı onun göğsünü kapatırken." | Open Subtitles | "بواسطه بريق النجوم التى تغطى صدره |
| Yüzünde ortopedi parıltısı var. | Open Subtitles | توهج العظمية. شكرا لك. |
| Mankenin üzerine atılmış ipeğin o parıltısı. | Open Subtitles | لمعان الحرير الملفوف على عارضة |
| Sanal sermayenin parıltısı. | Open Subtitles | إنه لمعان العاصمة |
| Yıldız parıltısı Ödülümüzü bir grup bulaşıkçıya kaptırmayı mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريدنا أن نخسر جائزة "دازل" للمواهب أمام مجموعة غاسلي الصحون ؟ |
| Bu seneki Yıldız parıltısı'nı kazanan tabii ki tek ve eşsiz... | Open Subtitles | و جائزة "ستار دازل" للمواهب لهذه السنة بالطبع من نصيب الشخص الوحيد |
| Oradaydık. Bir ışık parıltısı ve ortadan yokoldu. | Open Subtitles | كنا نقف هناك , وكان هناك وميض ضوئي مبهر ثم إختفت جميعها |
| Herhangi görünür parıltı, namlu parıltısı, yansıma, hareket. | Open Subtitles | هل من وميض مرئي، وميض للبندقية، انعكاس أو حركة؟ |