| Onu eve götürecek parası yoktu ve küllerini Blue Ridge Dağı'ndan savurmak istedi. | Open Subtitles | لم تكن تملك المال لدفنه في مسقط رأسه وكانت تريد نثر رماده على جبل بلوريدج |
| Arlena'nın parası yoktu, değil mi? | Open Subtitles | ارلينا لم تكن تملك المال, اليس كذلك ؟ |
| Çünkü seni kurtarmaya yetecek parası yoktu. | Open Subtitles | لأنها لم تكن تملك المال الكافي لإنقاذك |
| İneklerle pamuk tarlaları arasındaki ailelerin pek fazlasının çocuklarının SAT'ye hazırlanması için ayıracak parası yoktu. | Open Subtitles | ليس الكثير من الآباء لديهم المال للاختبار التقييم المدرسي عندما تعيشين في وسط الابقار و القطن |
| Ailemin tedavisine yetecek kadar parası yoktu. | Open Subtitles | ووالدي لم يكن لديهم المال ليحصل على المساعدة التي يريدها. |