| Biraz paslı olabilir, ama sizi temin ederim ateşten korur. | Open Subtitles | قد تكون صدئة قليلاً, لكنني أؤكد لكم أنها ضد النار |
| paslı bir demiryolu bağlantısını kayalıklardaki bir mezarlığa sürüklemeyi yeğlerim. | Open Subtitles | على جر سكة حديدٍ صدئة مقيدة بمجلجلةٍ في جبال الروكي |
| O paslı arabayı ve çürüyen kanepeyi bahçenden çıkar dedik. | Open Subtitles | أن يزيل تلك السيّارة الصدئة وتلك الأريكة المُتعفّنة من فنائه |
| Sanırım saçma parçası, paslı bir pompalı tüfek namlusundan gelmiştir. | Open Subtitles | أعتقد أن الرصاصات قد التقطت ذرات من فوهة بندقية صدئ |
| Bir şekilde eski, paslı ve bozuk traktör canlanıp dün gece onu ezdi. | Open Subtitles | بطريقةٍ ما، يبدو أن جرّاره العتيق التالف الصدئ عاد للحياة ودهسه ليلة أمس |
| Bu egzoz borusu o kadar paslı ki, ben... Bir görebilsem. | Open Subtitles | إن ماسورة العادم يعلوها الصدأ إذا تمكنت فقط من الرؤية |
| Bir keresinde bir çocuğun kolunu dikmiştim. Bir arabanın paslı kaportasında. | Open Subtitles | لقد أعدت وصل ذراع طفل داخل هيكل سيارة كله صدأ |
| Aradığımız oldukça eski bir anahtar. paslı olabilir. | Open Subtitles | نحن نبحث عن مفتاح كبير قديم وقد يكون مقبضه صدئاً |
| En kötü ihtimal İsviçre peyniri bekliyordum ama paslı kevgir gibi sızdırıyorsun. | Open Subtitles | على الأسوأ ، لقد توقعت جبنة سويسرية لكنك تُسرب وكأنك مصفاة صدئة |
| Oldukça paslı antenleri... 30 yıldır bu işi yapıyorum, neye benzediğini biliyorum. | Open Subtitles | بهوائيات صدئة قديمة.. أنا هنا لمدة 30 عاما، وسأعرفه إذا كان موجودا |
| Gördüğünüz gibi paslı civatalar, lastik, tahta ve neon pembesi izolebant. | TED | وكما ترون براغٍ صدئة ومطاط وأخشاب وشريطٌ لاصقٌ زهري. |
| Buraya çektiğimizde, yerlilerin birkaç eski yaka düğmesi ve paslı saç tokalarından başka bir şeyleri kalmayacak. | Open Subtitles | عندما نخرج من هنا، المواطنين لن يبقي لديهم شيئ سوى بعض أزرار الياقات ومشابك شعر صدئة |
| Olamaz! Bırak da bu paslı teneke kutuda biraz daha kalayım. | Open Subtitles | لا ، اسمحي لي بالبقاء في تلك الصفيحة الصدئة لفترة أطول |
| Kırık şişeden tut paslı çiviye kadar ne bulursa yiyebilir. | Open Subtitles | يمكنه أكل الزجاج المكسور والمسامير الصدئة |
| Belki biraz abartıyorum ama yalınayak dolaşma mevsimi geldi... ve dışarıda paslı bir dünya var. | Open Subtitles | لعلني أحتاط أكثر من اللازم ولكن موسم السير حافية على الأعتاب، والعالم مليء بالمسامير الصدئة. |
| Akıl hastanesinden yeni çıkmış bir adam aşırı dozda ilaç vermeye sonra da kafana metal parçası takıp seni çıplak şekilde paslı bir su tankına yatırmak istiyor. | Open Subtitles | الرجل الذي خرج لتوه من المصح يريد أن يصنع حفرة في رقبتك ويضع فيها بعض المعادن ويريد وضعك عارية في حوض ماء صدئ |
| Şu paslı bıçak için yarışmadan vazgeçtiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لا اتخيلك انك تتخلى عن المسابقة من أجل نصل صدئ هل تحب هذة السكين |
| Bir başka deyişle yerde paslı tuğlaları damıtmak gibi | Open Subtitles | إنها تبدو و كأن أحداً قد أسقط حِملاً من الطوب الصدئ على الأرض. |
| Artık daha fazla tıbbi ilaç merhemi ve paslı eski arabalar olmayacak. | Open Subtitles | لا مزيد من معالجات الصدأ ولا مزيد من السيارات القديمة الصدأة |
| Siyah plastik ve paslı demirler, belli bir uzaklıktan seçilmesi imkânsız. | Open Subtitles | من على مسافة البلاستيك الأسود و صدأ الحديد مستحيل عمليًا أن تلاحظ شئ |
| Oh, eğer bıçak paslı olsaydı... ama bıçak temizdi, değil mi? | Open Subtitles | ؟ هذا لو كان السكين صدئاً لكن السكين كان نظيفاً |
| - paslı'nın sorunu ne biliyorum. - Pekala, güzel. | Open Subtitles | -أعلم ما خطب الـ "داليك" المعطّل حسنٌ، جيّد |
| Çünkü beni en ufak bir şekilde tehdit ettiğini düşünürsem, polis olayım olmayayım, paslı ve kör bir bıçakla kalbini yerinden sökerim ve hala atıyorken çiğ çiğ yerim. | Open Subtitles | لأنه لو كان هنالك تلميح لذلك ، بإشارة أو بدون إشارة سوف أقطع قلبك بسكينة زبدة صدأة وسآكلهُ وهو لا يزال ينبض |
| Yakında polisleriyle ve paslı silahlarıyla buraya gelecek. | Open Subtitles | سيكون هنا قريباً مع شرطته ومسدساتهم الصدأة |
| Yeşil bir çubuk, ıslak bir saha paslı çelik ve buzlu bir çivi gibisiniz. | Open Subtitles | انتم مثل غضن أخضر ومباراة مطرقة صدئه ومسمار مجمد |
| Ayrıca, oksidasyon kalıntılarına göre silah halk diliyle, paslı boru imiş. | Open Subtitles | هذا بلأضافة لرواسب التأكسد أقترح بالغة العامية يدعى أنبوب صدء حسناً , أذا تقول لي هذا فقد فهمت |
| Son getirdikleri iki uzun saçlıyı paslı jiletle traş ettiler. | Open Subtitles | استخدموا موس صديء على اخر اثنين طويلي الشعر |
| Bütün gece paslı Çivi'de demlendikten sonra taze suç mahallinde boy mu gösterdin? | Open Subtitles | انت تظهر في مسرح الجريمة جديد بعد ثمالة طوال الليل في راستى نايل؟ |
| Genelde At Nalı Çiftliği veya paslı Tırnak Çiftliği adlarını koyarlar, ama Daisy Çiftliği? | Open Subtitles | عادةً ما يسمونها مزرعة حذوة الحصان... ... أو مزرعة أضافر راستي ، ولكن مزرعة ديزي؟ |