| Bunun yerine, saldırmaya çalışan dingoya, ustura keskinliğinde ayak pençeleriyle bir hamlede saldırır. | TED | وبدلًا من ذلك، يهاجم، مرسلًا كلب الدينغو راكضًا ليبحث عن ملجأ بحركةٍ واحدة من مخالب قدمه الحادة كالشفرة. |
| Hassas pençeleriyle uygun bir av ararlar. | Open Subtitles | إنها تمتلك مخالب غير عادية تستخدمها في البحث |
| Ölümcül pençeleriyle, 5 metrelik bu katil oldukça donanımlı. | Open Subtitles | هذا القاتل ذو الخمسة أمتار مسلح جيدا , بمخالبه القاتلة |
| Erkek, uzun pençeleriyle dişinin yanaklarına nazikçe dokunarak kur yapıyor. | Open Subtitles | يغازل الذكـر الأنثى بمداعبة خدودها بلطف بمخالبه الطويله |
| Kaplanın sana pençeleriyle dokunmasına izin Ver de bak bakalım o kadar yakışıklı olabiliyor musun? | Open Subtitles | دع هذا النمر ينشب مخالبه فيك ولن تبقى بهذه الوسامة |
| Taçlı Afrika kartalı gibi, pençeleriyle maymunları bile yakalayabilir. | Open Subtitles | مثل العقبان الأفريقية المتوّجة فإن مخالبه لأجل فريسة بحجم القرد |
| Buzdan pençeleriyle seni tutan şeytan gibi. | Open Subtitles | إنه كما لو أن الشيطان الذي يتلقف مع مخالب من الجليد. |
| Ama güçlü pençeleriyle beni koruyup mevkii sunuyor. | Open Subtitles | ولكنه ذو مخالب حادة يعرض الحماية والمكانة. |
| O bir katil, seni ve kız kardeşini kirli pençeleriyle kavramış. | Open Subtitles | إنه قاتل، قاتل، و قد غرز مخالب القذرة فيك أنت و في أختك |
| "akrebin gözleri ve jaguarın pençeleriyle. | Open Subtitles | بعيون العقرب، مخالب النمر. |
| Korkutucu mu, korkutucu canavar pençeleriyle! | Open Subtitles | مع مخالب الوحش المخيفة جداً |
| Kızının düğün gününde kocaman bir kuşun gelip pençeleriyle onu kaptığını ve çok uzaklara götürdüğünü söylerler. | Open Subtitles | وقالوا , يوم حفل زفاف إبنته طائر عظيم أتى من السماء وقام بإختطافه بمخالبه وأخذه لمكان بعيد جداً |
| Eğimli pençeleriyle, ağaçlara tırmanmaya uygun bir kertenkele. | Open Subtitles | بمخالبه المعقوفة، فـإنه سحلية تكيـَّفت جيداً لتسلق الأشجار |
| Özellikle de bir kurt adamın pençeleriyle beynime girmeye çalıştığı kısım. | Open Subtitles | خاصةً حين قام مذؤوب بإقحام نفسه داخل مخي بمخالبه. |
| Boz ayı ona doğru yaklaşmış, ve pençeleriyle ona vurmayı denemiş fakat her nasılsa, Joe o anda ayının arkasına geçmeyi başarmış, ...sonra da ayıyı bir boğa gibi yakalamış. | Open Subtitles | فهجم الدب ملوحا ً بمخالبه وصاكا ً لأسنانه وبطريقة ما... وبطريقة ما ...تمكن جو من |
| pençeleriyle kazıyor ki, orada kalabilsin. | Open Subtitles | إنه يحفر بمخالبه لكي يتماسك |
| Genç kanguruları avlamak zor gibi gözükse de mızrak gibi pençeleriyle yetişkin kanguruları bile öldürebilir. | Open Subtitles | مثل هذا الكنغارو الصغير يَعرض تحدياً لكن مخالبه الشبيهة بالرمح عرفت باختراق الرئة وتقتل حتى البالغين |
| Çünkü, inlerin duvarlarındaki çizikler kesinlikle onların pençeleriyle uyuşmakta. | Open Subtitles | بسبب الخدوش الموجودة بحوائط هذه الجحور والتي تطابق تماماً شكل مخالبه |
| İtaatlerini mühürlemek için pençeleriyle onları tırmalar. | Open Subtitles | مخالبه عبرت أجسادهن لوسمهُن بطاعته |
| Çocuğu pençeleriyle sıkı bir şekilde kavrayınca... | Open Subtitles | باحكام مخالبه على الطفل، |
| Onun diş ve pençeleriyle beynine doğru kazıyarak gittiğini her pençenin zehirli olduğunu hayal et. | Open Subtitles | الأن تخيليه بمخالب وأسنان يزحف داخل جمجتك في كل مخلب سْم |
| Çok yaklaşırsan, vurduğuyla seni toprağa gömer ve 7 santimlik pençeleriyle karnını deşer. | Open Subtitles | إن اقتربت للغاية يمكنها أن تطرحك أرضاً وتبطر بطنك بمخالبها ذات الثلاث بوصات تلك |