| Şimdi gerçekten de Penny'le çıkmak üzere olduğum için heyecanlı değilim, bulantım var. | Open Subtitles | أنا في الحقيقة على وشك الخروج مع بيني لست متلهفا ً بل مغث ٍ |
| Sheldon, bu randevu, büyük ihtimalle Penny'le tek şansım. | Open Subtitles | شيلدن , هذا الموعد ربما هو فرصتي الوحيد مع بيني |
| Sheldon, Penny'le uğraşmak için daha iyi bir yol bulmalısın. | Open Subtitles | شيلدون, عليك أن تجد طريقة أفضل للتعامل مع بيني |
| Bu akşam Penny'le uçmayı planlıyorsun. | Open Subtitles | هل تخططين للطيران الليلة مع بيني |
| En son Penny'le randevuya çıkmıştın. | Open Subtitles | آخر ما سمعته أنكِ في موعد مع "بيني" ما الذي حدث؟ |
| Penny'le konuşmak istebilirsin. | Open Subtitles | ربما ترغبين بالحديث مع بيني |
| Yapmak istemediğin şeyleri Penny'le yapacak başka biri olduğu için mutlu olmalısın. | Open Subtitles | يجب ان تكون سعيداً بوجود شخصا يفعل أموراً مع (بيني) لا تريد فعلها اجل، اتمني لو احظي بذلك مع (هاورد) |
| Olaya bakın, Penny'le çıkacağım. | Open Subtitles | (انظر إلى هذا, لدي موعد مع (بيني |
| O eski adam 2 yıl önce Penny'le birlikte öldü. | Open Subtitles | -ذاك الشخص مات منذ عامين مع (بيني ). |