| Bir kocanın sonsuz bağlılığını ya da bir eşin inanılmaz pişmanlığını gösterebilir. | Open Subtitles | من الممكن أن تدل على الولاء الأبدي للزوجان أو على الندم الكبير للزوجة |
| Şey, Kanadalılar pişmanlığını ifade etmek için bunu söyler. | Open Subtitles | حسنا، هذا ما يقوله الكنديين للتعبير عن الندم |
| pişmanlığını dile getir ve İsrail'in acılarını biraz olsun hafiflet, ...yoksa tanrının öfkesinden kurtulamazsın. | Open Subtitles | لا تعتقد أن تهدئة غضب " إسرائيل" سيكون بكلمات الندم ولا أن تنحى غضب الرب جانباً |
| Bir hata yapmış ve hayatının geri kalanında onun pişmanlığını duymuş. | Open Subtitles | لقد إقترف خطأ واحداً، وقد ندم عليه باقي حياته |
| Baban bu hatayı bir kere yaptı ve hayatı boyuncu bunun pişmanlığını yaşadı. | Open Subtitles | أباك فعل هذا الخطأ مرة وهو نادم بها بقية حياته |
| Cinayetin etkileri ya pişmanlığını arttıracak ya da kısa sürede yeniden öldürmesine yol açacak. | Open Subtitles | ثم التأثيرات بعد القتل ربما يتفاقم ندمه أو يدفعه للهجوم مجدداً قريباً |
| Daima durmamış olmamın pişmanlığını yaşadım, ancak acelem vardı. | Open Subtitles | دائماً اتندم على عدم التوقف لكني كنت مستعجلاً |
| pişmanlığını dile getirişin alışılmışın dışında ama, | Open Subtitles | لقد كان أسلوبًا غير معتاد للإظهار الندم |
| Bir günahın pişmanlığını göstermek için gönüllü çekilen cezadır. | Open Subtitles | عقاب تطوعي لإظهار الندم على الخطايا |
| O halde bu, tüm pişmanlığını geçirecektir. | Open Subtitles | هذا سيريحك من الندم |
| O halde bu, tüm pişmanlığını geçirecektir. | Open Subtitles | هذا سيريحك من الندم |
| pişmanlığını görebiliyordunuz. | Open Subtitles | بإمكانكِ روية الندم |
| Bize pişmanlığını göstermen gerekiyor. | Open Subtitles | نريدك ان تظهر لنا الندم |
| Diğerlerinin pişmanlığını yok ederek bir imparatorluk kurdun. | Open Subtitles | قمت ببناء إمبراطورية عن طريق إزالة ندم الآخرين |
| İçten bir üzüntüyle ve pişmanlığını belirterek samimi ve dokunaklı bir biçimde af dilemelisin. | Open Subtitles | يمكننا أن نذهب سويا ونتصل بكل الأماكن التي سرقتيها... ستبدي حزن عميق وتوبة ندم عميق |
| Birazcık satın alan müşterinin pişmanlığını yaşıyor gibisin. | Open Subtitles | أنت تعانين مما يسمى ندم المشتري |
| Sadece konuşmak, pişmanlığını söylemek istiyor. | Open Subtitles | جلّ ما يريد هو التحدث إليها ليخبرها كم هو نادم على فعلته |
| Başkan pişmanlığını ama aynı zamanda da... ..hayatına devam etmek zorunda olduğunu belirtmek istiyordu. | Open Subtitles | الرئيس يريد أن يوضح للناس أنه نادم ولكن أنه يريد المضي قدمًا أيضًا |
| Müvekkilim kayda açık bu görüşmeyi kabul etmiş ve hükümden önce pişmanlığını göstermek istemiştir. | Open Subtitles | موكلي وافق على هذا الاجتماع المسجل ويريد إظهار ندمه ما قبل الحكم. |
| Ama acısını ve pişmanlığını hissedebiliyordum. | Open Subtitles | و لكني أشعر بألمه و ندمه عن ذلك |
| Daima durmamış olmamın pişmanlığını yaşadım, ancak acelem vardı. | Open Subtitles | دائماً اتندم على عدم التوقف لكني كنت مستعجلاً |
| Üstüne öldürücü o kelimeyi, reddedildi kelimesini yazdığım binlerce belgenin pişmanlığını taşıyorum. | Open Subtitles | وأَنا مُطَاردُ بالآلاف من قطعِ الورق التي فيها كتبت تلك الكلمة القاتلة : مرفوض |