| "İfade etmek istediğimden daha fazla bir düşünceye neden olduysam kendimi biraz daha geri çekmediğim için pişmanlık duyuyorum." | Open Subtitles | إحترامي لعائلتك مخلص، وإذا كنت قد قلت شيئاً اكثر مما كان يجب أن أعبر عنه فإني أندم على عدم أخذي الحذر |
| Kabul, okuldayken inek olmadığım için ilk defa pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | "حسن، هذه أوّل مرّة أندم بها لعدم كوني مهووساً بالعلوم" |
| "Bugün, aileme daha fazla zaman ayırmadığım için derin bir pişmanlık duyuyorum." | Open Subtitles | اليوم أنا نادم جداً لأننى لم اُكرّس مزيداً من الوقت لعائلتي |
| Şimdiyse kim bilir nerede olduğu gerçeğinin ışığında anlaşmamızla ilgili büyük pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | والآن على ضوء واقع أنه في مكان لا أحد يعرفه، بدأت أشعر بندم شديد حيال تدبيرنا |
| Burada geçirdiğim her gün için pişmanlık duyuyorum. Bunu almamakla gerçekten aptallık ediyorsun. | Open Subtitles | ندمت على كل يوم كنت فيه هنا لابد أنك مجنون لعين لكي تتقبّل هذا |
| Seni ringde iyice pataklamadığım için de pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | وأندم على عدم تقويمك بشدة أكبر على الحلبة |
| - Tamam, gitmediğim için pişmanlık duyuyorum. - Unut gitsin. | Open Subtitles | حسنا انا نادمة على ذلك واحتاج الى نسيان هذا |
| Verdiğim kararlar ya da yaptığım hatalar yüzünden yitirilmiş her hayat için pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | نادمٌ على كل قرارٍ أو غلطةً اقترفتها أودت بحياة شخصٌ واحدٌ برىء |
| Hatamı hatirlamadigim bir gün bile geçmiyor, ve büyük pişmanlık duyuyorum. | TED | لا يكاد يمر يوم إلا و يتم تذكيري بخطأي و أنا نادمة أشد الندم على ذلك الخطأ. |
| Her gün, insanların yüzüne bakarken pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | في كل يوم، أندم على النظر بعيون الرجال والنساء والأطفال |
| Hayatımın geri kalanını seninle geçirmeyi düşündüğümde sadece daha uzun olmayacağı için pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | حينما أفكّر بشأن تمضية بقية حياتي برفقتك، أندم فقط أنها لن تطول لأمدٍ بعيدٍ بما يكفي |
| Şimdi bundan pişmanlık duyuyorum, çünkü seni tanıyınca senden hoşlanıyorum. | Open Subtitles | و هذا ما أندم عليه لأنه الأن بما أنني تعرفت عليك فأنت تعجبيني |
| İnsanları alışılmadık cinsel yaklaşımlara maruz bırakmadaki rolümden pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | أندم في مشاركتي لفضح القصر والمواقف الجنسية غير التقليدية، |
| En çok neden pişmanlık duyuyorum biliyor musun? | Open Subtitles | وهل تعلم ما هو الشيء الوحيد الذي أندم عليه أكثر من غيره؟ |
| Evet, o karar hakkında en çok bu yüzden pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | نعم . هذا هو أكثر ما أندم عليه |
| Şimdi neden sonuna kadar sır olarak saklamadım diye pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | أنا نادم لأنني أبقيت هاذا سراً حتى النهاية |
| Ben yaptığım şeyler için pişmanlık duyuyorum. Yapmadığım şeyler için pişmanım. | Open Subtitles | .أنا نادم على الأشياء التي فعلتها والأشياء التي لم أفعلها |
| Ben yaptığım şeyler için pişmanlık duyuyorum. Yapmadığım şeyler için pişmanım. | Open Subtitles | .أنا نادم على الأشياء التي فعلتها والأشياء التي لم أفعلها |
| Ve tüm bu hatalar için derin bir pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | وأشعر بسبب كل هذه الأخطاء بندم عميق |
| Ben, William Smithers, hapishane müdürü yardımcısı sıfatıyla bu cezayı yerine getirirken içimde pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | ...لذا بندم أقوم أنا (ويليام سميذرز) بصفتي مساعد لآمر السجن، بالتالي بتنفيذ هذه العقوبة |
| Hepsi benim hatam ve yol açtığım acı yüzünden büyük pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | كل ذلك هو خطأي و ندمت بمرارة على الالم الذي سببته |
| Senin burada olmandan pişmanlık duyuyorum çünkü burada olmasan bunların hiçbiri olmazdı diyebilirdim. | Open Subtitles | كنت سأقول أننى ندمت على وجودك هنا ...لأن شيئا من هذا لم يكن ليحدث بغير ذلك |
| Kendi çocuklarım için orada değildim ve her gün pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | لم أكن متواجداً لأولادي وأندم على هذا كل يوم |
| Ve gördüğün gibi hala pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | .وبينما يمكنكَ المعرفة , لا زلت نادمة على ذلك |
| Onunla geçirdiğim her yıl için zaten pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | أنا نادمٌ بالفعل على السنين التي عشتها معك |
| Davranışımdan dolayı pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | أنا نادمة عل تصرفي |