| 1,000 doları alırım ya da Pierson'a giderim. | Open Subtitles | ,عليّ أن أحصل على ألف دولار أو أن أذهب إلى بيرسن |
| Pierson'a ulaştığınızda, suratına benden hokkalı bir yumruk yerleştireceksiniz. | Open Subtitles | عندما تلحق بــ بيرسن أطلق النار مباشرةً في وجهه |
| Tamam, anlaşma şu. Haritayı Pierson'a sattım, centilmence.Tamam mı? | Open Subtitles | لقد بعت بيرسن الخريطة من دون خداع |
| Çocuklar beden eğitimi sırasında su çeşmesindeydiler ve Sally, Becky Pierson'a balık için su ayırması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | الأطفال كانوا في نافورة المياه إبان حصة الرياضة (و (سالي) أخبرت (بيكي بيرسون أنه يجب أن تبقي بعضاً من أجل السمك |
| Tabii sizdeki, içi sabit disk dolu bir çantayı Pierson'a teslim eden bir adamın fotoğrafı dışında. | Open Subtitles | إلاّ أنّه كان لديكَ صوراً لرجل يسلّم (بيرسون) حقيبة مليئة بالأقراص الصلبة |
| Satmak zorundaydım, Pierson'a. | Open Subtitles | كان عليّ ذلك, بيرسن |
| Senatör Pierson'a yaşam boyu başarı ödülü verecekler. | Open Subtitles | سيمنحون السيناتور (بيرسون) جائزة أفضل إنجاز مدى الحياة |
| Teklifi Pierson'a götüreceğim. | Open Subtitles | "سآخذها إلى شركة "بيرسون |