Domates sosunun ne olduğu hakkında platonik bir kanıları vardı. | TED | كانت لديهم نظرية, نظرية أفلاطونية, لما كانت عليه صلصة الطماطم. |
Neden platonik bir ilişki yaşayan iki kişinin birini öldürdüğünü düşünsünler ki? | Open Subtitles | لماذا تفترض الشرطة أن الناس في علاقة أفلاطونية يريدون قتل شخص ما |
Hayır, platonik bir iyilik. Ve çok ciddiyim. | Open Subtitles | لا طيبة أفلاطونية وأنا أعني ذلك بجديّة كبيرة |
Çünkü Chez Panisse'deki şef, kırmızı kuruklı saşimi hakkında platonik bir kanıya sahiptir. | TED | عنده نظرية أفلاطونية لطبق الشاشيمي. |
Belki de platonik bir hareketti. | Open Subtitles | لذا ربما هذه كانت حركة أفلاطونية |
Genç bir kızdım, ve o çok olgundu, platonik bir aşk yaşadık, ama tutkulu bir aşktı. | Open Subtitles | ولكن كان لدينا ... كان لدينا أفلاطونية, ولكن الحب العاطفي. |
- Marshall, bizimkisi platonik bir şey. | Open Subtitles | (مارشال)، إن علاقتنا أفلاطونية |